369. Nağme: Hizmet için sefer ve yolcunun duası
Sünnet-i seniyyeye bakıldığında, yolculuğa çıkış anından bineğe oturulduğu esnaya, gidilen beldenin görüldüğü andan o beldeye giriş vaktine, dönüş yolundan aile fertlerinin yanına ulaşıldığı zamana kadar yolculuğun âdeta her karesinin dualarla dolu dolu geçirildiğini görüyoruz.
Bu cümleden olarak, sahih kaynaklarda Ruh-u Seyyidi’l-Enâm Efendimiz’in (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) bir sefere çıkarken biniti üzerine besmeleyle oturup önce üç defa tekbir getirdiği, sonra şu ayeti okuyup şöyle niyazda bulunduğu rivayet edilmektedir:
سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَلَنَا هٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ في سَفَرِنَا هٰذَا الْبِرَّ وَالتَّقْوٰى، وَمِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضٰى.
اَللَّهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا سَفَرَنَا هٰذَا وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ،
اَللَّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فِي السَّفَرِ، وَالخَلِيفَةُ فِي اْلأَهْلِ.
اَللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ، وَكَآبَةِ اْلمَنْظَرِ، وَسُوءِ اْلمُنْقَلَبِ فِي الْمَالِ وَاْلأَهْلِ وَالْوَلَدِ.
“Bunları bizim hizmetimize veren Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ve takdis ederiz; O yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir. Allah lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.” (Zuhruf, 43/13-14) Allahım, bu yolculuğumuzda Senden her türlü iyilik, hayır, takva ve hoşnut olacağın ameller istiyoruz. Allahım, bu seyahatimizde bize kolaylıklar ihsan eyle, mesafeleri bize yaklaştır. Allahım yolculuk boyunca bizim sahibimiz, arkada kalan çoluk çocuğumuzu da görüp gözeten Sensin. Allahım, yolculuğun meşakkatinden, tasalı, kederli, kırık dökük, morali bozuk ve buruk bir duruma düşmekten, mal, aile ve çoluk çocuğun kötü bir hale maruz kalmasından Sana sığınırız.”
Sahabe efendilerimiz (radıyallâhu anhüm ecmain) hep gayeli yolculuklar yapar; sefer esnasında da aşk, heyecan ve coşku içerisinde tekbirat u tesbihatta bulunur, gürül gürül dua ederlerdi. Öyle ki İnsanlığın İftihar Tablosu (sallallâhu aleyhi ve sellem) “Esamm u gaibe seslenmiyorsunuz. Allah her şeyi duyuyor.” buyurarak onların içlerinden kopup gelen o gürül gürül edayı tadil etme lüzumu duyuyordu. Evet, onlar, gidecekleri yere sürekli Allah’ı anarak gidiyor; tesbihat, tahmidat, tekbiratla âdeta kanatlanıyor ve böylece gafletten uzak bir hayat yaşıyorlardı.
İşte Fethullah Gülen Hocaefendi, sefere dair sünnetlerin ve sahabe efendilerimizin bu hâlinin de günümüze taşınması, hayata hayat kılınması gerektiğini her fırsatta ifade ediyor. Bizim de herhangi bir vasıtaya bindiğimizde Efendiler Efendisi’nin yaptığı duaları yapmamız ve seyahatimizi gafletten uzak bir şekilde gerçekleştirmemiz lazım geldiğini vurguluyor.
Yolculuk esnasında musibetlerden korunmak ve seyahati bereketlendirmek için daha başka dualar da okunabileceğini; mesela, her ne kadar me’suratta yeri olmasa da, Ayete’l-kürsi’nin belalardan korunma adına çok önemli mânevî bir zırh olduğunu ve bir hak dostundan vasıtaya binince yedi defa Ayete’l-kürsi’nin okunması gerektiğini duyduğunu dile getiriyor.
Tefsir dersinde, sefer duasında da zikredilen ayet-i kerimeler geçince, Hocaefendi bir kere daha gayeli sefere ve yolculuk adabına dikkat çekti. İlgili ilahî beyanların tefsir ve tevillerine dair çok önemli hususlar ve latif nükteler serdetti.
15:14 dakikalık ses kaydı olarak zikredeceğimiz bu derste özellikle şu ayet-i kerimeler üzerinde duruldu:
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآَنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
“Biz düşünüp anlamanız için onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.” (Zuhruf, 43/3)
أَفَنَضْرِبُ عَنْكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَنْ كُنْتُمْ قَوْمًا مُسْرِفِينَ
“Siz haddi aşan bir topluluksunuz diye bu hakikatli mesajla sizi uyarmaktan vaz mı geçeceğiz? Bu mümkün değil!” (Zuhruf, 43/5)
لِتَسْتَوُوا عَلَى ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
“Ta ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz: Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir. O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.” (Zuhruf, 43/5)
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.