331. Nağme: Emanet ve Feragat
Fethullah Gülen Hocaefendi, İman ve Kur’an hizmetinin nasıl bir emanet olduğunu, kimlerin omuzunda hangi fedakârlıklarla günümüze kadar getirildiğini ve o mübarek emanetin bugünün insanlarından neler beklediğini anlattı.
Emanete layık bir insan sayılabilmek için bir yandan çok emin olmak, diğer taraftan da gerekli liyakati sergileyemediğine inanmak lazım geldiğini belirten Fethullah Gülen Hocaefendi şu ölçüyü dile getirdi: “Liyakati taçlandıran ve tamamlayan unsur, ‘Biz layık değildik; fakat ya imtihan için ya da bir avans olarak Allah bunu lütfeyledi.’ diyebilmektir.”
Allah’ın, Rasûlullah’ın ve seleflerimizin emaneti olarak omuzlarımızda bulunan değerleri zayi etmemek için çok hassas davranmak icap ettiğine değinen Hocaefendi, iradenin hakkını verme, derin şuur, amel-i salih, ihlas, ihsan, tefekkür, tedebbür, sohbet-i Canan korumalarıyla sürekli kalb ve ruhu muhafaza altında tutmaya; ayrıca temkin, güçlü hazım sistemi, ulu orta konuşmama, her meseleyi başkalarının hissiyatını da hesaba katarak ortaya koyma ve alternatif planlar oluşturma gibi korumalarla da ziyade tedbirler almaya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
“Emanette emin, adanmış nesiller kendilerini düşünmemeliler; hatta bazen evlerinin yolunu unutmalılar.” diyen Hocaefendi, mefkûre insanının beşeri ihtiyaçları zaruretler çerçevesinde ele alması ve bütünüyle davasına yoğunlaşması gerektiğini dile getirdi.
Dünyaya farklı bir renk, farklı bir desen kazandırabilmek için birkaç düzine “deli” lazım geldiğini ifade eden Hocaefendi o delilerin özellikleri üzerinde durdu.
Hocaefendi, sözlerini mübarek emanetin “aşkın feragat” gerektirdiğini beyan ederek tamamladı.
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.