Geçmişten Geleceğe
Aslında ben ve benim gibi düşünenler, her zaman şanlı geçmişimiz gibi engin ve rengin geleceğimizi de bir temâşâ zevkiyle duymuş, tahayyül etmiş ve her şeyin daha çok gönül diliyle konuştuğu, her tablonun insana dâhiyâne duygular ilham ettiği, her çehre, her söz, her manzaranın gönüllerimizde, insanî duygulara benzeyen emeller ve imanlı hülyâlarımızın zenginliğinde arzular uyardığı, uyarıp ötelerle alâkalı gizli fikirlerimizi, mahrem hislerimizi gıcıkladığı ve bizi geçmişimizi hatırlatan renkli rüyâlarla kucaklaştırdığı öyle enfes dakikalarda dolaştırır ki, ne zaman onun rûh ve mânâ tüten enginliklerine açılsak, rûhumuzun derinliklerinde uyuklayan bütün hislerimiz şahlanır, coşar ve bize, sınırlı hayatlarımızı aşan ne hudutsuz ne hudutsuz saadetler bahşeder!
İşte bu mülâhaza ve bu duygularla gözlerimi yummuş, iman, ümit ve hayallerimin resmedip belirlediği çerçevede, geleceği insanî değerlerin katlanıp derinleştiği, duyguların bütünüyle uhrevîleştiği, bedenin, aynı rûhî değerleri paylaştığı ve öteden beri his dünyamızda araya geldiğimiz "yitirilmiş cennet"in tasavvurlarımızı aşan, en nâdide parçalarından meydana getirilmiş, zamanın enfes bir altın dilimini gönül gözlerimle temâşâ ediyor ve onun vâridâtının gelip gelip hülyâlarıma, rüyâlarıma aktığını duyar gibi oluyorum.. duyar gibi oluyorum da, o dönemin tâlihli insanlarını, engin inanç, engin tevekkül ve engin teslimiyetleri sayesinde, ömürlerini mânevî haz ve lezzetlerin en büyüleyici atmosferinde sürdürürken, bu engin haz ve bu lezzetlerin biricik sahipleriymiş gibi, kalplerinin hep iyilik ve güzellikle attığını, gözlerinin hoşgörü ve müsamaha düşüncesiyle açılıp kapandığını, dünyayı tıpkı bir cennet gibi duyup yaşadıklarını ve hemen her zaman kendi duygularında olduğu kadar bütün gönüllerden, hatta topyekün varlığın içinden en rengin bir şiiri dinlediklerini daha şimdiden tasavvur edebiliyor, ümitlerimin metlerinde onlarla beraber saadetlerin en enginlerini paylaşıyor ve gelecek nesillerin talihlerine tebessümler yağdırıyorum.
Evet, tıpkı geçmişin günleri ve geceleri gibi hissî, tatlı, rengin ve zengin olacağı ümidini beslediğim aydınlık yarınlar, o ince ve mavi havasıyla ne zaman gözlerimin önünde tüllense, hayal dünyama Saadet Asrının boyasını çalar; gönlüme o dönemin ışıklarının rengini ve umûmî havasının mülâyemetini, afv u safhının enginliğini, müsamaha ve diyaloğunun sıcaklığını boşaltır ve bana iç içe mutluluk rüyaları yaşatır. Öyle ki, ümit ve iman dünyamda tüllenen bu yeni baharın genç tenli, uzun boylu masmâvi günlerinin içinde hayat, hülyalarıma o kadar yumuşak, o kadar sıcak ve o kadar renkli boşalır ki, her zaman onda cennetlerin tasavvurlar üstü derinliklerini duyar gibi olurum.. olur ve bütün varlıkla kucaklaşır, bütün canlıları şefkatle selâmlar, bütün insanları muhabbetle bağrıma basar ve kendi kendime: "Yaratan’ın kâinatları var etmedeki gayesi de bu olsa gerek" derim.
- tarihinde hazırlandı.