Orucun Mahiyeti ve Faydaları

Dengi Olmayan İbadet

Allah uğrunda yapılan her işin mutlaka bir sevabı vardır ve onun karşılıksız kalması düşünülemez. Ama oruca gelince, onun sevap yönüyle âdetâ dengi yoktur. Ebû Umâme (ra) şöyle diyor: "Rasûlullah'a, yapmam gerekli bir amel söylemesini istedim. O da: "Oruç tut. Zira onun dengi yoktur." Ben yine tekrar ederek aynı şeyi sordum: O, "Oruç tut. Zira onun dengi yoktur." Ben üçüncü kez yine sordum. O, aynen "Oruç tut. Zira onun dengi yoktur" buyurdular.

Oruç, Rûhu Geliştirir ve Nefsi Gemler

İnsanlarda ruh cesedin, ceset de rûhun rağmına gelişir. Ruhanî yönleri itibariyle gelişmek isteyenler, mutlaka oruç tutmalıdırlar.

Nefsin gemlenmesi, frenlenmesi bakımından oruç, ciddi bir dinamiktir. Onun içindir ki, ehlullah sürekli riyazet yaparak rûhî formlarını korumaya çalışmışlardır. Hatta yogilerin aç-susuz durmakla ruhî güç ve kuvvetlerini kazandıkları hepimizin malumudur. Bazı mistiklerin nefislerine bir kısım eza ve cefa çektirmek suretiyle belli nispette rûh yüceliğine ulaştıkları öteden beri bilinen bir vakıadır. Ama ne yoginin ne de mistiklerin ahiret adına elde edecekleri hiçbir şey yoktur. Zira aç ve susuz kalma ve riyazet yapma ancak ibadet niyetiyle yapılırsa bir değer ifade eder. Bu niyet Müslümanlıkta oruç şeklinde tecelli eder. Öbür türlü, insan, sadece harikulâde bazı hâllere mazhar olur ki, bu da katiyen gaye ve hedef değildir ve olmamalıdır da...

Orucun Vefa Yönü

Oruç, vefa duygusunun tezahür ettiği en güzel bir ibadettir. Zira oruç, Allah ile kul arasında yapılmış bir ahiddir. Kul, belirli zaman dilimlerinde, belirli şeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalı olduğunu gösterir. Aynı zamanda insan, tuttuğu oruçlarla vefa duygusunu öyle geliştirir ki, vefa onun ayrılmaz bir parçası hâline gelir. Bu durumu kazanan kimse, içtimaî, ailevî ve ferdi hayatında zamanla adeta "vefa"dan bir abide durumuna yükselir.

Oruç Salih Amellerden Biridir

Kur'an-ı Kerim'de pek çok yerde iman ve amel-i sâlih beraber zikredilmektedir. Amel, umumî manâda iş, vazife, hareket, davranış, ibadet, hayırlı faaliyet demektir. Fakat daha ziyade insanların bir maksada binaen yaptıkları işe "amel" denir. Yapılan işte bir gâye ve maksat yoksa buna "fiil" denir, amel denmez. Necip Fazıl "iman ve aksiyon" konferansında temelde "aksiyon"u "amel"in karşılığında kullanmıştı. Fakat Kur'ân-ı Kerim'in o mevzudaki üslubunu tercih ederek "iman ve amel" demek daha uygun ve doğru olsa gerek. Evet, sâlih amel, Cenâb-ı Hak nezdinde güzel ve makbul olan iş demektir. Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât ve sadaka vermek gibi ameller amel-i sâlihe dahildir. Hatta güzel ahlaklı olmak ve evrensel İslâmî değerleri sergilemek de bir sâlih ameldir.

Pin It

Oruç

  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.