Şaşırtan manzaralar
Toplumumuz içinde dinin amelî hükümlerini bilmeyen, yaşamayan bazı insanlar, dine çok samimî ve yürekten inanmışlar.. inanmış ve mensup olduğu camia içinde, o kadarcık bir inançla dahi olsa dinin âdeta sesi soluğu olmuşlar. Son aylarda, toplumumuzun değişik kesimlerine açılma vetiresinde bunları açık‑seçik müşâhede ettik. Öyle ki, yıllardan beri bize dinsiz‑imansız olarak anlatılan, daha doğrusu öyle lanse edilen bazı sanatçıların dine olan inancını, yürekten bağlılığını görünce –ameli olmasa dahi– şaşkınlık ve hayranlığımı gizleyemediğimi itiraf etmeliyim. Meselâ, 45 dakikalık bir programını milyarlarla ifade edilen rakamlara satan meşhur bir komedi sanatçısı, kalktı medya diliyle “Ben Ramazanda orucumu tutarım.” dedi. Bir müzik sanatçısı ise, kendisine “Size Türkiye’nin Yusuf İslâm’ı nazarıyla bakabilir miyiz?” sorusuna “Hayır, bakamazsınız. Çünkü Yusuf İslâm önce Hristiyandı sonra Müslüman oldu. Ben ise zaten Müslümandım.” cevabını verdi. Bunlar yüreklerdekini açığa vurma adına ne müthiş soluklardır.
Ayrıca bunlar, sanat, müzik, spor camiasında Rabbimiz’in adını duyuruyorlar. Öteden beri hep arz ederim, eski yıllarda da çok söylemişimdir: “Allah bana imkân verse de tiyatro sahnelerine çıksam ve bir defa da orada Allah’ın adını haykırıp insem.” Fakat şimdi o sahnelerin zirvelerini tutmuş pek çok kimse, Allah, peygamber, din diyor. Bugünleri bizlere gösteren Rabbimiz’e binlerce hamd ü senâ olsun!
Evet, bence toplumun her kesiminde ciddî bir rehabilitasyona ihtiyaç var. Bu vesile ile Yüce Rabbimiz’in adı dilden dile, gönülden gönüle aktarılır. Evet, mühim olan, her insanın istidadı ölçüsünde Rabbisini anlatmasıdır. Rabbim muvaffak eder ya da etmez, o, O’nun bileceği iştir. Biz vazifemizi yapıp, şe’n‑i rubûbiyetin gereklerine karışmama kararındayız.
- tarihinde hazırlandı.