“Küçük dünyam”
Bir müessesede itaat şuuru ve disiplin anlayışı esas ama, öte yandan da, sevgi, tevveccüh, gönül kırmama, incitmeme, rencide etmeme de en azından diğerleri kadar önemli. Bazen oluyor ki, hassasiyetimin duvarlarına çarpan bazı hâdiseler beni bayılacak hâle getiriyor. Meselâ, bir yerde konuşma yapmışsınız. Merdivenleri aç‑susuz, yorgun‑argın yavaş yavaş çıkıyorsunuz. Birisi kesiyor önünüzü “Hocam takkenizi verir misiniz?” diyor. “Bu kadar hâl bilmezliğe pes doğrusu!” diyor ve daha bir hafakanlanıyorsunuz. Kaldı ki bu ve bu kabîl şeylerde liyakat esastır. Aslında, o basit nesne bir değer ifade ediyorsa, eğer senin ona liyakatın varsa bugün veya yarın çeşitli vesilelerle Allah senin eline ulaştırır onu.
Öte yandan, öyle yerler vardır ki, günde bin bir meselenin konuşulduğu bir arena gibi. Her bir şahıs ise kendi problemini “en önemli” telâkki ederek hemen, evet, hem de hemen arza çalışıyor. Hâlbuki onlar kendilerine göre en müsait anda buraya geliyorlar ve benim müsait olup‑olmadığımı hiç mi hiç düşünmüyorlar. Oysaki, inanın bana, beni o kadar çok bağlayan ve bekleyen işler var ki, bazen Rabbim’e “Bir günü niye 24 saat yaptın Allahım, 48 saat yapsan olmaz mıydı?” diyorum.
Tabiî bütün bu sıkıntılar yakın gelecekte zevke inkılâp edecek şeyler ama terbiye, disiplin, mesai tanzimi hatta bedenî ve ruhî rahatsızlıkların da dikkate alınması lâzım. Kimse bu sözlerimden rencide olmamalı. Bir hakikati beyan için şimdilik bu kadar söylüyorum.
- tarihinde hazırlandı.