Tarihe Yolculuk: İzmir’den Edremit’e
12 Mart 1971 muhtırasının o zorlu günlerinde İzmir'de vazife yapmak zordu. Sıkıyönetim onu İzmir'de görmek istemiyordu. Bu nedenle İzmir'e yakın bir yere tayin edilmesi düşünülüyordu. 35 yıl önce 23 Şubat 1972 tarihinde İzmir'den Edremit'e tayin oldu.
Fethullah Gülen Hocaefendi 12 Mart 1971 muhtırasının ardından 2 Mayıs 1971'de tutuklandı. Tepecik'teki İnzibat Merkezi, Bademli Hapishanesi, Şirinyer Askeri Hapishanesi derken yarım sene geçti. Son olarak 9 Kasım 1971 günü çıktıkları duruşmada Mustafa Birlik'le ikisi tahliye edildiler.
Tutuklanmadan önce Kestanepazarı'nda vaazlar veriyordu. Fakat muhtıranın bir neticesi olarak vaazlarına ara vermek zorunda kaldı. 1971 Aralık ayı ile 1972 Ocak ayları arasında henüz durum belli olmadığından geçici olarak Salepçioğlu ve Alsancak camilerinde vaazlar verdi. Bu sırada Diyanet İşlerinden 17 Ocak 1972 tarihli bildiri ile ikinci bir işarete kadar vazifeden alındığına dair bir yazı geldi. Bunun üzerine bir dilekçe yazarak yıllık izne ayrılma talebinde bulundu. Yıllık izne ayrılmasından bir ay geçtikten sonra 23 Şubat 1972 tarihinde resmen Edremit Vaizliğine tayin edildi. 9 Kasım 1971'de tahliye edilişinden Edremit'e tayin edilinceye kadar üç ayı aşkın bir zaman geçti. Hocaefendi bu süreci şöyle anlatıyor:
Önceleri dilekçemize müspet cevap verilip vaaz etmemize müsaade edildiği halde, daha sonra vaazdan men olunduk. Şaban Düz Hocaefendi ve Osman Kara Hocaefendi de benimle aynı durumdaydı. Sıkıyönetim üçümüzün de İzmir'den sürülmesi hususunda Diyanet'e baskı yapmış ve Diyanet de ister istemez onların baskısına boyun eğmek zorunda kalmıştı. İkinci bir emre kadar vaaz edemeyecektik. O sıralarda İbrahim Ulvi Bey Özlük İşleri'nde bulunuyordu. Bana, Ankara'ya gelmem hususunda haber göndermiş. Ankara'ya gittim. Durumu anlattı ve 'İzmir dışında nereyi istersiniz?' diye sordu. İsmail Bey Edremit'teydi. Benim için teselli olur düşüncesiyle 'Edremit olabilir' dedim ve böylece tayinimi Edremit'e yaptılar. Bu arada Şaban Düz[1] Hocaefendi'yi Nazilli'ye, Rahmetli Osman Kara'yı[2] da Turgutlu'ya tayin etmişlerdi.
Tahliyem ile Edremit'e gitmem arasında üç aydan fazla bir zaman geçti. Ancak bu, tam anlamıyla bir bekleme dönemi de değildi:
Gerçi tayinimi istemiştim; fakat Edremit'e gitme niyetinde değildim. Edremit Müftüsü Remzi Yavuz Bey, yanında Arif Çağan ve Rahmetli Hakim Beylerle birlikte Mektupçu'daki eve kadar geldiler. Israrla Edremit'e gelmemi istediler. Yalvarırcasına konuştular -ki onlardaki bu mürüvveti de unutamam- ve 'Ne olur gel, orada da hizmet olur!' dediler. Onlardaki bu ciddi talep ve arzu cevapsız bırakılacak gibi değildi. Yine de tam karar verebilmiş değildim.
İstifa edecektim. Zira Edremit'e gidip gelmem çok zor olacaktı. Şimdiki gibi bol vasıta bulunmuyordu. Zaten arkadaşlarımızın hemen hiçbirinin özel arabası yoktu. Ayrıca bize ait bütün potansiyel İzmir'deydi. Bana ait vazifenin ağırlık merkezi İzmir'dir diye düşünüyordum. Bütün bunlara rağmen yine de gidip vazifeye başlamış oldum.
Rahmetli hâkim Necmettin Güvenli[3] Bey, Arif Çağan Bey ve Müftü Remzi Yavuz Bey beni tanıyorlardı. Daha önce Edremit'te vaaz vermiştim. Onlar da İzmir'e gelip gidiyorlardı. Hatta Kahve Sohbetleri'ne geldiklerini de hatırlıyorum.
Edremitliler O'nu Bağrına Bastı
Fethullah Gülen Hocaefendi Edremit'te 29 Haziran 1974 tarihinde Manisa'ya tayin edilinceye kadar 28 ay vazife yaptı. Fakat Manisa'ya hemen gitmedi. Yaz sezonunda yapılan dinlenme kampları nedeniyle sonbaharda Manisa'ya geçti. Hatta babası Ramiz Hocaefendi'nin rahatsızlanması sonucu Erzurum'a gitmiş, ziyaret ettikten sonra "Babacığım henüz vazifemi tebellüğ etmedim, benim gidip Manisa'da vazifeye başlamam lazım" demişti. Babası "Perşembe'ye kadar kalsan olmaz mı" dedikten sonra "Git evladım, burada bir çift göz, orada binlerce göz seni bekliyor" diyerek oğlunu uğurlamış ve ardından da 20 Eylül 1974'de vefat etmişti. Fethullah Gülen Hocaefendi Edremit hatıralarıyla ilgili olarak şöyle anlatıyor:
Edremitliler bizi olduğumuz gibi tanımıştı. Zira sohbetlerimizi sadece camiye hasretmemiştik. İlk gittiğim hafta bir düğün salonunda soru-cevap şeklinde sohbet de yapmıştık. Sordukları sorulara anında cevap almaları oradaki elit tabakanın da hoşuna gitmişti. Daha sonra bu sohbetleri başka şekilde devam ettirdik. Camiye gelemeyenler oralara geliyor, din ve diyanet adına bazı şeyler dinliyorlardı. Vaazın dışındaki bu sohbetler herkeste bir alaka ve arzu uyardı. Biri gündüz, diğeri gece olmak üzere haftada iki gün sohbet yapılıyordu. Dıştan da gelip gitmeler oluyordu. İzmir'deki arkadaşlardan bazıları ise sohbetlerin hiçbirini kaçırmıyordu.
Edremit'e, İzmir'de kaldığımız Mektupçu'daki evden gidip geldim. Fakat kamp müddetince hep Edremit'te kaldım. İlk Ramazan'da[4] yine Edremit'te kalmıştım. Kurşunlu Camiinin bünyesinde iki oda vardı. Onlardan birini benim kalabileceğim hale getirmişlerdi. Ancak bu günlerde çok şiddetli böbrek sancılarım başladı. Böbreklerimde taş vardı. Sancılar bazen bayıltacak kadar şiddetli oluyordu. Hatta bir defasında Hacı Kemal ve Dr. Mustafa Asutay Beyler gelmişlerdi. Sancı onların yanında tuttu. Terden sırılsıklam olmuştum. Bu durumda vazifeyi sürdürebilmem çok zordu. Onun için Ramazan'ı tamamlayamadan izin alıp ayrıldım.
Gidip gelmeler de çok zor oluyordu. Daha önce de söylediğim gibi hem umumi vasıtalar seyrekti, hem de yakın arkadaşlardan hiç birinin arabası yoktu. Edremit'te vazife yaptığım sürece hep umumi vasıtalarla gidip geldim. Hususi araba ile ya bir ya da iki defa gidip-gelmiş olabilirim.
[1] Şaban Düz Hocaefendi 12 Nisan 2006 tarihinde İzmir'de vefat etti.
[2] Karşıyaka müftülüğü yapan Osman Kara 7 Eylül 1984 tarihinde vefat etti.
[3] Edremit hâkimlerinden Necmettin Güvenli 20 Ağustos 1974'te Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kaldığı Avcılar kampında gece yarısı rahatsızlanarak vefat etti. Zaten aynı gün Cuma namazında Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Alemizade Camii'nde verdiği vaazından sonra ayağa kalkarak cemaatle helalleşmişti.
[4] 1972 yılında Ramazan ayı 9 Ekim - 8 Kasım arasında oldu.
- tarihinde hazırlandı.