389. Nağme: İki ders arası latif atmosfer ve Hocaefendi’nin beğendiği hafızlar
Bazı hak dostları, sürekli marifet ufkunda bulunmaları itibarıyla hep mehabet ve mehafet yaşayan talebelerine biraz nefes aldırmak ve tam canları gırtlaklarına geldiği sırada onlara oksijen yudumlatmak için espri ve nüktelere başvururlarmış.
Fethullah Gülen Hocaefendi de bazen “hikmet edalı ve belli bir gayeye bağlı olan mizah” diyebileceğimiz türden latife, nükte, kıssa ve menkıbeler anlatıyor.
Hocaefendi her sabah tefsir dersinden sonra 10-15 dakika kadar teneffüse müsaade ediyor; lokum, incir, kayısı gibi ikram çeşitlerinden hangisi mevcutsa onunla ağızların tatlanmasına vesile oluyor ve kendisi de bir bardak çay içiyor.
O teneffüs anlarında maddi ikramdan öte manevi ihsanlarda da bulunuyor; bazen bir kıssa ya da nükte anlatıyor, bazen misafirlere hal hatır soruyor; bazen de o anda o mecliste hazır bulunan tali’lilerden biriyle alakalı bir hatırayı dillendiriyor.
İşte o anda o salon bambaşka bir atmosfere bürünüyor. Aslında ders ve sohbet anında zaten insanın içine işleyen, kalbi ve ruhu heyecana getiren bir hava hep mevcut. Fakat Hocaefendi’yi tebessüm ederken görmek, onunla beraber gülümsemek ve ondan latifeler/nükteler dinlemek tarif edilemez biz güzellik.
Geçen gün derste zikredilen bir ayet-i kerime vesilesiyle Hocaefendi Mısırlı Hafız Mustafa İsmail’in Kur’an okuyuşundan bahsetti. Bir arkadaşımız hemen Hocaefendi’nin bahsettiği ses kaydını İnternet’ten bulup açtı. Bunun üzerine farklı kârîler ve kıraatlerinden, ilk ses kayıtlarından ve Hocaefendi’nin ilk teybinden söz açıldı.
Muhterem Hocamız o sırada mecliste hazır bulunan bir ağabeyimizle yaşadıkları bir kaza anının nasıl teyp kasetine kaydedildiğini ve yine bir arkadaşının Kur’an okuyuşunu kendisine nasıl dinlettiğini anlattı.
Hem Kur’an dinleyişimiz hem de Hocaefendi’nin hatıraları anlatışı esnasında öyle güzel bir iklime girmiştik ki o anın bitmesini hiç istemezdik. (Cenab-ı Allah bu nimetin şükrünü eda edenlerden eylesin; dileyen herkese benzer havayı solumayı lütuf buyursun!)
Halkadaki bir arkadaşımız 20 dakika kadar devam eden o teneffüsümüzün bir kısmını sadece ses, bir kısmını da görüntülü olarak kaydedebilmiş.
Yayınlayıp yayınlamama mevzuunda biraz tereddüt yaşasak da iki haftalığına misafirimiz olan bir kardeşimiz “Ağabey, biz uzakta şu havanın bir kareciğine hasretiz. Kim bilir gurbette kurbet arayanlara bu kısa video neler ilham eder!” deyince onu kırmak istemedik.
Video boyunca bazen sade bir fotoğrafla bazen de görüntüyle beraber ses olduğunu hatırlatarak 09:24 dakikalık kaydı arz etmeyi uygun bulduk.
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.