359. Nağme: Kırk yaş duası ve sâlih ameller
Bu gün paylaşacağımız kayıtta aşağıdaki ayet-i kerimelerle alâkalı müzakere esnasında geçen şu konular üzerinde duruluyor:
- Kırk yaşın önemi,
- Hazreti Hamza’nın üstünlüğünün mühim bir yanı,
- Medine’deki genç nüfus ve bir cebr-i lutfî,
- Kırk yaşında okunması ayette ve hadiste tavsiye edilen iki dua,
- Genişlik zamanında yapılan duanın kıymeti,
- Duada konsantre ve özel anları değerlendirme,
- Duaya icabetin geciktirilmesinin bir hikmeti,
- Salih amel ve ilahi hoşnutluğa uygunluğu,
- Hulefâ-yı Râşidîn’in salih amellerin en güzellerine mazhar olmaları.
- Müzakeresi yapılan ayetler:
إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
“Onlar ki “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dürüst hareket ederler, işte onlara korku ve endişe yoktur, onlar kendilerini üzecek hiçbir durumla da karşılaşmazlar.” (Ahkâf, 46/13) - Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) Teşehhüd’de okunmasını tavsiye buyurduğu dua:
اللَّهُمَّ أَلِّفْ بَيْنَ قُلُوبِنَا وَأَصْلِحْ ذَاتَ بَيْنِنَا وَاهْدِنَا سُبُلَ السَّلَامِ وَنَجِّنَا مِنْ لظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَجَنِّبْنَا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ وَبَارِكْ لَنَا فِي أَسْمَاعِنَا وَأَبْصَارِنَا وَقُلُوبِنَا وَأَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
(Amin)
“Allahım! Kalblerimizi te’lif eyle. Bizim aramızı ıslah eyle. Bizleri selam, selamet yollarına hidayet buyur. Bizleri karanlıklardan kurtarıp Nur’a kavuştur. Fuhşiyatın ve çirkinliğin her türlüsünden, açığından gizlisinden bizleri uzak eyle. Kulaklarımızı, gözlerimizi, kalblerimizi, eşlerimizi ve zürriyetlerimizi mübarek eyle; onlar hakkında bize bereket ihsan eyle. Tevbelerimizi kabul buyur; zira şüphesiz Sen Tevvab’sın, Rahimsin; tevbeleri çokça kabul buyuran ve merhameti çok geniş olan zatsın.”
وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَاناً حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهاً وَوَضَعَتْهُ كُرْهاً وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْراً حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحاً تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
“Biz insana, anne ve babasına güzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince “Ya Rabbî!” der, “Gerek bana, gerek anneme babama lütfettiğin nimetlerine şükür yoluna beni sevket. Senin razı olacağın makbul ve güzel iş yapmaya beni yönelt ve bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle! Rabbim! Senin kapına döndüm, ben Sana teslim olanlardanım.” (Ahkâf, 46/15)
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.