338. Nağme: Yeni bir dünya ve hizmet’in selameti
Fethullah Gülen Hocaefendi, “Toplumu siyah beyaz diye çok koparmışlar. Bunu ancak dipten gelen hareketler tamir edebilir.” buyurdunuz. Bu tesbit, dünyanın değişik toplumları arasındaki münasebetler için de söz konusu mudur? Türkçe Olimpiyatları’yla sergilenen eğitim faaliyetleri dünya açısından “dipten gelen hareket” fonksiyonunu eda edebilir mi? sorusuna verdiği cevapta şu hususlara değindi.
- Kendini üstün görme ve başkalarını hafife alma duygusu eski medeniyetlere dayanmaktadır. Hint dinlerinden kaynaklandığı ve Hindistan’da doğduğu söylenen “kast sistemi” inancı, aslında, Enbiyâ-i izâmın mesajıyla iyi bir terbiyeden geçmeyen bütün insanların tabiatında vardır. Vahyin ışığına sırt dönen bütün toplumlarda havas ve avam, zenginler tabakası ve ayaktakımı sınıfı ya da soylular ve köleler şeklindeki ayırımlar mutlaka olmuştur/olmaktadır. İlahi mesajın gölgesinde nefsini dizginleyememiş kimseler bazen soya-sopa, bazen mala-mülke, bazen de şana-şöhrete bağlı olarak kendilerine bir nevi kudsiyet, bir fevkalâdelik ve bir farklılık atfetmişlerdir. Kendilerinin dışındakileri de hep ikinci ya da üçüncü sınıf vatandaş olarak görmüşlerdir. Tabiat-ı beşerde bir virüs olarak saklı bulunan farklılık ve üstünlük mülahazası, hemen her fırsatta ortaya çıkmıştır; maalesef, günümüzde de her toplumun içinde sorgulanamaz zümreler mevcuttur.
- Türkçe Olimpiyatları’nda bir kısmı sahnelenen eğitim faaliyetleri Cenâb-ı Hakk’ın sevkiyle başlayıp bugünlere gelmiştir ve hem ülkemiz hem de dünya sulhu açısından çok önemlidir. Fakat, yapılan hizmetlerin dünyanın kaderini değiştireceği, insanlara yeni bir mahiyet kazandıracağı ve onları birbirleriyle sarmaş dolaş hale getireceği şeklindeki iddialara girmemek lazım. Bu türlü iddialar, bazı şahıslar itibariyle enaniyet işmam eder; bazıları itibariyle de aidiyet mülahazalarına sebebiyet verir. Oysa ki, bir kobradan kaçıyormuşçasına enaniyetten fersah fersah kaçmamız icap ettiği gibi, -ci, -cu, -ca misillü aidiyet ifade eden mülahazalardan da kaçmamız gerekir.
- Herkes kendi mesleğinin muhabbetiyle yaşamalı, fakat katiyen başkalarını hor hakir görmemeli; başkalarına karşı tenâfüs, haset ve düşmanlık duygusu beslememeli.
- Türkçe Olimpiyatları’yla çok küçük bir bölümü sergilenen hizmetlere şafak emaresi nazarıyla bakılabilir. Bu fecir, yalancı şafak bile olsa, unutmamak lazımdır ki, Üstad Hazretleri’nin yaklaşımıyla, fecr-i kazib, fecr-i sadığın en sâdık emaresidir.
- (Türkçe Olimpiyatları’na katıldıktan sonra ülkelerine dönmek üzere vedalaşan öğrencileri) birbirlerine sarılıp ağlarken görünce ben de ağlıyorum. Siyah beyaza sarılmış ağlıyor. Bunlar birbirlerini düne kadar farklı görüyorlardı. Fakat, Anadolu insanı dünyanın dört bir yanında bambaşka bir beyazlık ortaya koydu ve bu her renkten öğrencinin sarmaş dolaş hale gelmesine vesile oldu.
- Güzel şeylerin güzelliği bir kıymettir, fakat o güzelliklerde temadi ondan daha derince bir kıymettir; işte o derinceye talip olmak lazım.
- Adanmış ruhlar, hizmetlerini dünyanın hiçbir yerinde siyasî cereyanlar içinde götürmemeliler. Elden geldiğince onlarla vuruşmamaya, sürtüşmemeye ve iyisi hakkında kendilerine göre kanaatlerini ortaya koymaya özen göstermenin yanı başında, meseleyi onlara bağlı götürmemeye de dikkat etmeliler. Meseleyi halkın halkla münasebeti şeklinde ele almalılar ve böylece o meseleye kalıcılık kazandırmalılar.
- Tepeden, dinamik güçle başlarına vurmak suretiyle insanları hizaya getirme anlayışından sakınmak lazım. Meseleyi dipten, genç nesillerden, insanların şuuraltı müktesebatının beslendiği dönemlerden ele almak ve statik gücü hakim kılmak lazım. Nitekim, Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, “Nasıl iseniz, öyle idare edilirsiniz!” buyurmuştur. İşte o “Nasıl iseniz..” blokajına bakmak, zemin yoklaması yapmak ve temel dinamikleri sağlam kurmak lazımdır ki ancak bu şekilde bina edeceğiniz şeyler kalıcılık vaad eder.
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.