327. Nağme: Sürpriz lütufların sahibi güzeller güzeli
Fethullah Gülen Hocaefendi mutad sohbetleri haricindeki bir hasbihalde askerliği esnasındaki rahatsızlığını, Erzurum’a dönüşünü, İzmir ve İstanbul’da kaldığı günleri anıp muttasıl olarak en çok ikamet ettiği yerin şu anki mekan olduğunu anlattı.
Gurbette kalmak gibi, hayatımızın bazı kareleri hoşumuza gitmese bile, önümüze çıkan her hadise ve hal karşısında “Allah’ın takdiri” deyip rıza göstermemizin bizi Rıdvan ufkuna ulaştıracağını belirtti. Bazen Allah’ın muradını bilemesek de mutlaka O’nun her icraatının bir kısım hikmetlere bağlı cereyan ettiğini, dolayısıyla da bize Rabbimizin takdirlerine karşı hoşnutluk düştüğünü ifade etti.
Karıncalardan termitlere, onlardan balıklara ve hatta bitkilere kadar her canlının hayatında sevk-i ilahinin tecellilerinin görüldüğü gibi, eşref-i mahlûkat olan insanın sergüzeştinde de ilahî sevkin çok açıkça müşahede edildiğini söyleyen muhterem Hocamız, ister dünya çapında isterse de belli beldelerde diyalog ve eğitim hizmetlerindeki başarılara dikkatlice bakılırsa, onların verâsında da binlerce sebebin biraraya geldiğinin ve bunu Allah’tan başkasının yapamayacağının anlaşılacağını vurguladı. Sevk-i ilahiyi ve Allah’ın inayetini görmezden gelmenin ve muvaffakiyetleri sebeplere ve bazı şahıslara vermenin ancak gafillerin işi olabileceğini dile getirdi.
Hicret’in izafî ve Asr-ı Saadet’tekinin izdüşümü olarak kıyamete kadar devam edeceğine dikkat çeken ve günümüzün mefkure muhacirlerini kastederek “Bazılarına soruyorum: Kaç senedir sen oradasın? ‘On sekiz senedir’ Ağza kolay; on sekiz sene dâussıla ızdırabıyla orada inlemiş; âh edip âhından ağyârı âgâh etmemiş!” derken gözyaşlarını salıveren Hocaefendi, bu fedakarlıkların katiyen boşa gitmeyeceğini söyledi.
“Evet, güzel şeyler var ama bu güzeller o Güzeller Güzeli’ne aittir!” demek suretiyle hem nimeti görüp körlükten hem de onu sahibine verip nankörlükten kurtulmak gerektiğini de ifade eden Hocaefendi, hasbihalini son hadiseleri de kuşatan bir niyazla ve özellikle şu duanın çokça tekrar edilmesi tavsiyesiyle bitirdi:
اَللَّهُمَّ يَا خَفِيَّ الْأَلْطَافِ نَجِّنَا مِمَّا نَخَافُ بَلْ مِمَّا لاَ نَخَافُ
“Ey gizli ihsanları bulunan, sürpriz lütufların sahibi Ulu Sultanımız! Bizi endişe edip korktuğumuz belalardan muhafaza buyur; dahası bilemediğimiz için endişe duymadığımız/korkmadığımız musibetlerden de emin eyle!..”
Bu bölüm ilk olarak www.herkul.org'da yayınlandı.
- tarihinde hazırlandı.