Hizmet hareketi yeni bir din/mezhep kavramı oluşturma çabası mıdır?
Hizmet, ilhamını inançtan alan, evrensel insani değerler çerçevesinde, birlikte yaşama kültürü oluşturmayı hedefleyen gönüllülerden oluşan bir sivil toplum hareketidir.
Hizmet, bir gönüllüler topluluğudur ve gönül veren insanlar, inanç, mezhep, kültür ve etnik açıdan farklılık arz eder. Gönüllü olmanın koşulu bir karşılık beklemeden katkıda bulunmaktır. Başka bir açıdan eğer bir kimse yaptığı iş karşılığı siyasi, maddi veya başka bir beklenti içine girerse o, yapılan hizmetlerin temel ruhuna aykırı bir hal üzerinedir.
İkinci nokta; Hizmet sivil bir harekettir. Ve sivil bir hareket olarak, hiçbir resmi programın, siyasetin yahut ajandanın parçası, tamamlayanı değildir. Aynı biçimde bu sivil hareket, hiçbir siyasi ajandanın yahut partinin karşıtı da değildir. Nihayetinde siyaset bilimcileri sivil hareketi üç esasa dayandırırlar: Gönüllü, özerk ve hükümet-dışı olması. Bu üç kritere sahip olan sosyal hareket sivil karakter sayılmaya hak kazanmaktadır. Yine sivil olmak vasfının bir sonucu olarak, Hizmet’e gönül veren insanlar arasında bir resmi bağ, hiyerarşi olmadığı gibi çalışmalar âdem-i merkeziyet esasıyla yürütülmektedir.
Hizmet Hareketi faaliyetlerini “evrensel insani değerler” çerçevesinde yürütür. Dolayısıyla faaliyet gösterdiği bir ülkenin ne dini değerlerine ne de mezhebine müdahale edecek, değiştirecek bir gayret ve faaliyet göstermez. Nitekim dini, dili, etnik yapısı farklı pek çok ülkede itibar görmesi onun sivil olma vasfının bir sonucudur. Eğer bu hizmetleri yapan insanlar sivil olmak vasfını ihlal eden ciddi durumlar içinde bulunarak çeşitli siyasi ve resmi programların parçası olsaydı küresel düzeyde farklı kültürlerce bu kadar benimsenmezlerdi.
Burada kritik bir nokta da şudur: İnsan yaratılışının doğal neticesi gereği bütün sosyal hareketlerde olduğu gibi Hizmet’te de bazı bireyler gönüllülük ve sivillik anlayışlarına uymayan bazı fiiller içinde bulunabilirler. Ancak bu hatalar Hizmet’e mal edilemez. Eğer bu hata yasadışı bir özellik taşıyorsa elbette muhatap hukuk olacaktır.
Unutulmaması gereken diğer bir mevzu ise Hizmet Hareketi’nin ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ilham aldığı noktadır. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin söylemlerinde en temel kaynak daima Kur’an, sünnet ve selef-i salihînin yaşadığı hayat çizgisidir. Hizmet “ehl-i sünnet ve’l-cemaat” diye tabir edilen bir yapıdadır.
İddia edildiği gibi Hizmet’te ‘yeni bir din/mezhep kurma’ amacı söz konusu olsaydı, bunun yansımaları elbette gönüllüler üzerinde çok ciddi biçimde görülürdü.
- tarihinde hazırlandı.