Dün Erdoğan ile beraberdiniz şimdi niye bu kadar eleştiriyorsunuz?
Hizmet Hareketi her zaman demokrasiden yana olmuştur, hiçbir zaman partizan olmamıştır. Fethullah Gülen Hocaefendi BBC’ye verdiği röportajda şunları ifade etmiştir: “Hiçbir siyasi partiyle hiçbir zaman bütün bütün aynı çizgide olmadık. Hangi parti olursa olsun, yani bu MHP de olabilir, CHP de olabilir, AK Parti de olabilir, DYP de olabilir, ANAP da olabilir; bu iki parti bugün yok gibi. […] Ama onların makul bir yanları varsa, hukuk adına makul bir yanları varsa, demokratik açıdan makul yanları varsa, millet hizmet etme gibi bir yanları varsa, çevreleriyle iyi münasebet kurma adına pozitif saydığımız bir yanları varsa, bu hususlarda müşterek gibi görünebiliriz, aynı karede görünebiliriz.”
AKP’ye gelince, 2002 yılından beri Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrarının önemli bir aktörü oldu. Nitekim 2010 senesinde referandum ile demokrasinin, hukukun, adaletin yerleşmesinin teşebbüsünde bulundu. Hizmet Hareketi, demokratik bir açılım olduğundan referandumu benimsemiş ve insani vazifesini yerine getirerek desteklemiştir. Tabir-i diğer ile Hizmet camiası referandumda AKP’den ziyade ‘adalet’e ve ‘kalkınma’ya oy vermiştir. Beraberlik daha çok demokrasi, hukuk, özgürlük ve vesayete karşı mücadele noktasında destek tarzında olmuştur. Bu beraber görünme; ihale paylaşımı, gayrimeşru işlere iştirak, iktidar güç ve kaynakların taksimi değildir.
Burada şu hususa değinmekte fayda var: Eğer bir parti sürdürdüğü demokrasi çerçevesinden çıkıyorsa, onu eleştirmek tabii bir vazifedir. Kaldı ki eleştirisi; kötülüğünü isteme adına değil, çok defalar hata ve kusurların fark edilip terk edilmesini temin adına yapılır. Bu anlamda Hizmet Hareketi’nin iktidarı kritize etmesi de sosyal bir sorumluluktur. Bugün iktidar, demokrasi adına hiçbir teşebbüste bulunmadığı gibi otokrasiye doğru yol almaktadır. Buna karşı sessiz kalınamaz. Geçmiş dönemlerde de iktidarın yaptığı bazı yanlışlarda gerek yakın ilişkilerde gerekse medya üzerinden veya mektup ile eleştiriler kendilerine yapılmıştır. İyi niyetin gereğidir ki; muhatabınıza ulaşma ve eleştirilerinizi ciddiye alma umudunuz varsa kabullenebileceği usul ve yolları tercih edersiniz. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin 2006 yılında yazdığı mektup medyaya yansımıştır. Ve orada hangi konularda çekincelerin, kaygıların olduğu dile getirilmiştir.
Son olarak bilinmelidir ki Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne karşı kullandığı hakaretler, nefret söylemleri, tercih ettiği dil ve üslup ürpertici bir noktaya gelmiştir. Stratejik olarak tercih edilen bu dil dershane kapatma tartışmalarıyla başlamış, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından inanılmaz şekilde sertleşmiştir. “Örgüt, çete, haşhaşi, virüs, hain, casus, sapık, sahte veli, âlim müsveddesi, paralel yapının elebaşı, kan emici vampir, virüs, sülük” gibi en ağır tabirler sıklıkla kullanılmıştır. Bu ifadeler hem Hizmet’e gönül vermiş binlerce insanın kalbini kırmış hem de toplumu kutuplaştırmaya sevk etmiştir.
- tarihinde hazırlandı.