Cemaat, Mavi Marmara ve şehitler meselesinde neden diğer kesimlere göre daha farklı bir tavır sergiledi? İsrail’le bir ilişkisi mi var?
Ülkemizde bir insanı veya bir toplumsal kesimi karalamak ve itibarsızlaştırmak isterseniz, bunun en kolay ve ucuz yollarından biri o kişiyi ya da grubu dış güçlerin özellikle de İsrail’in hesabına çalışmakla suçlamaktır. Çünkü ister sağcı, ister solcu, ister dindar, ister laik olsun, toplumumuzun hemfikir olduğu az sayıdaki konudan biri, Filistin davasına verilen destek ve ABD ile İsrail’e karşı duyulan antipatidir. Psikolojik operasyon yapmak istediğiniz kişi ya da grubu ABD ve İsrail güdümünde göstermek en kestirme yoldur. Bir de hedefiniz, özellikle bir toplumsal grubu dindar ve muhafazakâr kesim içinde yalnızlaştırmak, şeytanlaştırmak ise bundan daha iyi yafta bulunamaz.
Eskiden beri, toplumda suni düşmanlıklar oluşturarak siyaset mühendisliği yapmayı meslek edinmiş derin yapıların, bu yöntemi nasıl maharetle kullandığı biliniyor. Bu amaçla haber ve köşe yazıları üzerinden insanları itham etmek, soru işaretleri oluşturmak, yalan haberler üretmek hiç zor değil. Böyle bir algı oluşturmak için şayet sağlam bir belge yoksa sahtesinin üretilmesi, uydurulması da bu sık başvurulan yöntemlerden biri. Psikolojik harp taktikleri içinde buna ‘kara propaganda’ deniyor. Yani bir kişi veya grupla ilgili aslı olmayan bir suçlama atıp bunu her türlü iletişim ağları üzerinden yaymak. Kara propaganda, var olmayan bir olay ya da olgu topluma var imiş gibi yansıtmaya çalışmaktadır.
2009’da AK Parti ve Cemaati imha etmek amacıyla kozmik odalarda hazırlanan, önce “kâğıt parçası” denilerek inkâr edilen ama sonra aslı ortaya çıktığı için hazırlayanların mahkûm olduğu ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ bunun en tipik örneklerinden biridir. Bu belgenin “Kara Propaganda Faaliyetleri” başlıklı bölümün 4. maddesi aynen şöyledir: “İhbara dayalı ev baskınları yaptırılarak, buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra FG’ciler ile irtibat kurulması istenen oluşumlara (Yahudilik, CIA, Mossad, Moon Tarikatı, Humeyni; vb...) ait objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacaktır.” Aynı belgede yer alan taktiklerden biri de “Fethullah Gülencilerin ABD güdümünde hareket ettikleri” iddiasının yayılması idi. Camiayı; Alevilere, Kürtlere, TSK’ya düşman göstermek ve İslam’ın orijinalini bozmakla yaftalamak da öneriler arasında yer alıyor.
Özellikle 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuyla başlayan tartışmada dikkatleri başka tarafa çekmek için kullanılan yaftalardan biri de aynen 2009’daki imha planında denildiği gibi, Hizmet’i İsrail yanlısı göstermekti. Bunun için kullanılan en elverişli argüman, Mavi Marmara’da yaşanan katliamdan sonra her zaman müspet hareket yöntemini tavsiye eden Fethullah Gülen Hocaefendi’nin izlenen yönteme dair birkaç kelimelik eleştirisi oldu. Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bu eleştirilerinin “İsrail yanlısı olmak” olarak gösterilmesi üzerine BBC’ye verdiği röportajda mevzuyu tekrar ele almıştır.
“Keşke diplomasi sonuna kadar kullanılsaydı, kaba kuvvetle işin üzerine gidilmeseydi. Bunlar değişik problemlere, sosyal problemlere sebebiyet verir, komplikasyonlara sebebiyet verir. […] Burada mesele gazeteye nasıl manşet yapıldı bilemiyorum. O Türkiye’de farklı şekilde değerlendirildi. Yani, kendi insanımızın aleyhine başkalarının yanında yerini alma gibi bir şey. Fakat bir probleme meydan vermemek için esasen öyle bir mülahaza arz ettim. Bugün de olsa yine aynı şeyi arz ederim. Diplomasi sonuna kadar kullanılmalı bence. Kan dökmeye, insanlara kıymaya, insanları cepheye sürmeye gitmemek lazım. Mülahazamdı. Herhalde o irtibatı da, o iltisaki da biraz o mülahazaya bağlıyorlar.”
Anlaşılacağı gibi Fethullah Gülen Hocaefendi gerginleşen ve savaş ortamına sürüklenen atmosferi sakinleştirici bir rol üstlenmiştir. Bir süre sonra dönemin üst düzey diplomat ve bürokratları da Fethullah Gülen Hocaefendi’nin söylemlerinin doğruluğunu tasdik etmişlerdir. Ayrıca olayların hemen akabinde yayınlanan taziyede Fethullah Gülen Hocaefendi Mavi Marmara’da öldürülen insanlarımıza “şehit” olarak hitap etmiştir.
- tarihinde hazırlandı.