Prof. Dr. Donald Daniel, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi anlatıyor
Hizmet, korku ve cehalet ile mücadele ediyor
Çalışma hayatımın büyük bir kısmını Amerika Birleşik Devletleri hükümeti için çalışarak geçirdim. Daha sonra Georgetown Üniversitesi’nde ders vermeye başladım.
Geçtiğimiz aralık ayında Georgetown’da son kez ders verdim. Şu anda ise Dışişleri Bakanlığı bünyesinde barışı temin etme ve bu alanda kimlerin çalıştığı gibi konularla alakalı küçük bir proje üzerinde çalışıyorum.
Bir Amerikalı olarak, inanç kaynaklı Müslüman hareketlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
Hâlihazırda, pozitif değerlere odaklanmaktan ziyade, 11 Eylül ve benzeri girişimlerde bulunmak isteyen yeterince hareket var görünüyor. Önümüzde ise insanlara hizmete ve hoşgörüye odaklanan bir hareket söz konusu.
Eğitim odaklı da birçok hareket var. Ve yine Hizmet de onlardan biri. Ancak diyebilirim ki Hizmet’i farklı kılan, arkasında herhangi bir gizli hedef olmadan bu yardımların doğrudan insanlar için kullanılması.
Beni en çok etkileyen, Hizmet’in eğitim sistemi oldu. Gördüğüm okullardan çok etkilendim. Öğrencileri, ailelerini ve insanların bu işe nasıl katkıda bulunduklarını da gördüm.
Beni en çok etkileyen bu oldu. Çünkü daha iyi bir toplumun, daha iyi bir yönetimin ve daha çok hoşgörünün anahtarı bana göre eğitimdir.
Hizmet’in yaptığı katkı tam olarak işte bu. İstanbul’da Hizmet’in bazı hastanelerini de görme fırsatım oldu. Bu da çok iyi bir şey aslında. Ancak eğitimle ilerleyip toplumu geliştirecek temeller kuruyorsunuz.
Burada insanların Hizmet’i ve onun bu hoşgörü düşüncesiyle bakış açısını daha çok tanıtmaları gerekiyor. Çünkü birçok insan, haklı gerekçelerle, Müslümanların özellikle hoşgörülü olduğunu düşünmüyor.
Gülen, ihtilaf, fakirlik ve cehaletle mücadeleden söz ediyor. Bu okullarla Gülen, cehalet sorunuyla mücadele etmeye çalışıyor.
Öğrencilere analitik beceriler kazandırarak fakirlik sorunuyla da mücadele ediyor. Çünkü bu okullarda toplum için üretken bireyler yetişiyor.
Ve okullarda hâkim olan hoşgörüsüyle de ihtilafı azaltmaya çalışıyor ya da bizi ayıran duvarlar yerine ortak noktalarımızı görmemizi sağlıyor.
Aramızda hâlâ duvarlar var. Ben bir Müslüman değilim. Bu bir gerçek ama bir sakıncası da yok.
Demek istediğim, bu Müslümanlarla beraber aynı masada yemek yiyemeyeceğim, onlarla arkadaş olamayacağım anlamına gelmiyor. Türkiye’ye gitmeyi isterim ama Müslüman olmamam gitmeyeceğim anlamına gelmez ve zaten gideceğim de.
Ama bu, benim sizi değiştirmem ya da sizin beni değiştirmeniz gerektiği anlamına da gelmiyor. Bu, birbirimizi daha iyi anlayabilirsek, birbirimize karşı saygı duyarsak ve ne kadar çok anlar, ne kadar çok saygı duyarsak o derecede de korku ve cehaleti yenebileceğimiz anlamına geliyor. Ve bence günümüzün gerçek problemi de korku ve cehalet.
Hizmet mensuplarıyla başlayan bu sosyal yönlü eğitim düşüncesi aksiyon potansiyeli olan insanlar üzerinde büyük bir etkiye sahip. Gülen’in bile bunu açık açık desteklediğini göstermeme konusunda dikkatli davranması gerekti. Ancak bunu yapan insanların olduğunu gördüğüm için memnunum.
- tarihinde hazırlandı.