Lokman Sûresi’nin verdiği dersler
Soru: Lokman Sûresi’nin özet olarak bize vermek istediği şey nedir?
Lokman Sûre-i Celîlesi, Kur’ân’da “Elif Lâm Mîm” ile başlayan altı sûreden biridir.[1] Sûrenin bütünü, Hazreti Lokman’dan (aleyhisselâm) bahsetmemektedir. Lokman Sûresi’nin konuları arasında, Hazreti Lokman’ın, oğluna yaptığı nasihatlere uzunca yer verildiğinden dolayı, bu hakikatlerin önemine dikkat çekmek üzere –Allahu a’lem– sûreye Lokman adı verilmiştir.
Sûrede öncelikle Kur’ân’ın hikmet dolu bir kitap olduğu vurgulanmakta, sonra Allah’ın tevhid ve vahdaniyetine dair bazı deliller zikredilmektedir. On üçüncü âyete gelindiğinde Hazreti Lokman’ın (aleyhisselâm) oğluna nasihatinden bahsedilir: “Lokman oğluna nasihat ederken: ‘Evladım!’ dedi, ‘Sakın Allah’a eş, ortak koşma. Çünkü şirk pek büyük bir zulümdür.’” (Lokman sûresi, 31/13) Buraya kadar tevhide dair deliller getirilerek bir hazırlık yapılmış, akıl ve zihinler hazırlanmış, kalbler meseleyi kavramaya hazır hâle getirilmiş, daha sonra da şirk koşmanın, kâinatın tabiatına ve beşerin fıtratına ters olduğu dersi verilmiştir. Zira bu muhteşem nizam müşâhede edilip nazara verilince Allah’a şirk koşmanın bir mantıksızlık olduğu açıkça ortaya çıkacaktır. Bunun aksi, ilmi anlamamak veya gözünü yumup hakikatleri görmemek demektir. Bu açıdan da âyette ifade edildiği gibi, şirk büyük bir zulümdür.
Zulüm, eşyayı, “mâ hulika leh”in gayrısında (yaratılış maksadının dışında) kullanmak demektir. Bu, burunla görmeye, gözle koklamaya, ağızla duymaya, kulakla yemeye çalışmak gibi bir şeydir. Her uzuv ne için yaratılmışsa onu, yaratıldığı istikamette kullanmak adalet ve istikamet, bir şeyin yerini değiştirmek de bir tecavüz ve zulümdür. Binaenaleyh Hazreti Lokman (aleyhisselâm), eşya ve hâdiselerin bin tarraka ile Allah’ı (celle celâluhu) terennüm ettiği hâlde insanın bunu inkâr etmesinin büyük bir zulüm olduğunu oğluna anlatmaktadır.
Hazreti Lokman (aleyhisselâm), oğluna böyle bir tevhid dersi verdikten sonra ilerleyen âyetlerde daha pek çok nasihatlerde bulunur. Onlardan biri şöyledir: “Evladım, namazı hakkıyla ifa et, iyiliği yay, kötülüğü de önlemeye çalış ve başına gelen sıkıntılara sabret! Çünkü bunlar azim ve kararlılık gerektiren işlerdendir. Kibirli davranarak insanlardan yüz çevirme, yeryüzünde çalımlı çalımlı yürüme! Çünkü Allah kibirle kasılan, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez.” (Lokman sûresi, 31/17-18) Hazreti Lokman, bu ifadelerle emr-i bi’l-mâruf nehy-i ani’l-münkerin âdâbını öğretmekte ve daha sonra ilerleyen âyetlerde ise fezleke hâlinde tevhide ve peygamberlik vazifesine dair tafsilatta bulunmaktadır. Aynı zamanda insanın, Rabbisine ve O’nun dinine olan ihtiyacı bildirilip, bilgisi ne kadar ilerlerse ilerlesin, insan için gayb olarak kalacak bir alanın hep mevcut olacağı da ifade edilmektedir.
Bir gün –inşâallah– Kur’ân-ı Kerim’in bütünüyle tefsirini arz etme imkânını bulursam bu sûrenin hem icmalini hem de tafsilini arz etmeyi düşünürüm. Buna daha önce üç defa başlamış, fakat ne kendimi ne de cemaati müsait görmeyince bırakmıştım. Bir daha başlarsam bırakmamak üzere başlamayı düşünüyorum. Ancak şu anda ruhumu ve gönlümü buna müsait görmüyorum. Her şey Allah’ın (celle celâluhu) dediği gibi olur, vesselâm…
[1] Bkz.: Bakara sûresi, 2/1; Âl-i İmrân sûresi, 3/1; Ankebût sûresi, 29/1; Rûm sûresi, 30/1; Lokman sûresi, 31/1; Secde sûresi, 32/1.
- tarihinde hazırlandı.