Rüyalarınızı Herkese Anlatmayın
Zâhiren olumsuz hadiselerin manaları, bazen hakikat açısından olumlu olur ve onlar müsbet gelişmelerin işaretçileri sayılır; kimi zaman da çok olumlu görülen olaylar aslında mana itibarıyla olumsuzdur ve onlar da menfi vakıaların alâmetleridir.
Diyelim ki; evinizin içi suyla doldu. Siz bunu olumsuz görebilirsiniz. Fakat bu, bir seyahate çıkacağınızı, muvakkaten o evden ayrı kalacağınızı ve neticede üzerinize bereket yağacağını ifade ediyor olabilir. Yine; bir binanın yıkıldığını görseniz, te'vil-i ehâdis açısından, o geçici bir sarsıntı demektir. Yangın neticesinde olmayan yıkıntılarda her zaman yeniden filizlenme söz konusudur. Söz gelimi, selin sebebiyet verdiği zayiat kalıcı bir sarsıntıya yol açmaz; o muvakkat bir meşakkatin remzidir. Onun arkasından bolluk ve bereket gelecektir.
Bu itibarla, rüyaları ve hadiseleri te'vil meselesi de bir nevi uzmanlık alanıdır; herkes o işe kalkışmamalıdır. Kur'an'ın mevzuyla alâkalı ayetlerini ve hadis-i şeriflerin bu konudaki şerhlerini bilmeyen, misal âlemine dair bazı hakikatlerden haberdar olmayan kimselerin te'villerde bulunmaları ve hele onlara bazı hükümler bina etmeleri kat'iyen doğru değildir.
Kötü rüya görünce ne yapmalıyız?
Hususiyle, kötü unsurlar ihtiva eden rüyaları ve olumsuz düşüncelere sebebiyet verebilecek hadiseleri başkalarına anlatmak da yanlıştır. Hak dostları rüyaların ve yakazaların başkalarına anlatılmasının bir düğümü çözmek gibi olduğunu, onların ekseriyetle anlatıldıkları ve yorumlandıkları üzere çıktıklarını söylemiş; te'vil adına ağızdan çıkan kelimelerin, bir yönüyle, Hak nezdinde hadiselerin karara bağlanmalarına ve o şekilde meydana gelmelerine sebep teşkil ettiğini belirtmişlerdir. Bu açıdan, bazı rüyalar ve yakazalar, salihler arasından ehil insanların değerlendirmelerine arz edilebilecek olsa da, onlar avama hiç anlatılmamalı; hele geçici ve neticesi itibarıyla hayırlı gibi görülse de, herhangi bir olumsuzluk taşıyan rüya ve yakazalar asla dile getirilmemeli, diğer insanların içlerine de bir endişenin dolmasına sebebiyet verilmemelidir.
Ayrıca, şeytanın, olumsuz değerlendirmelere, ümitsizliğe yol açabilecek rüya ve hadiseleri her zaman kullanabileceği de hatırdan dur edilmemelidir. Şeytan, bazen bir baykuşu -gerekirse içine girerek- çekip sizin balkonunuza getirir ve orada saatlerce öttürür. Böyle bir olay karşısında, "Acaba bunun manası nedir?" diyebilir ve şayet işin ehli iseniz, hadiselerin dilinden bir ima çıkarmaya çalışabilirsiniz. Fakat onu mutlaka başınıza gelecek bir felaketin habercisi gibi görmeniz ve o afeti beklemeye durmanız mü'mince bir davranış değildir. Zaten şeytanın öyle bir hileden maksadı, tansiyonunuzu yükseltmek, ruhunuzda gerilim hâsıl etmek, vücudunuzun kimyasını bozmak, sizi ciddi anguazlara sokmak ve hatta psikosomatik rahatsızlıklara sürükleyerek ibadet ü taatinizden dahi alıkoymaktır.
Öyleyse, olumsuz yorumlanmaya açık bir rüya gördüğünüzde ya da nahoş bir hadise ile karşı karşıya kaldığınızda, bunu bir temkin ve ihtiyat çağrısı olarak algılamalı, hemen Cenâb-ı Hakk'a teveccüh etmeli ve "Rabb'im, eğer bir belaya istihkak kesbetmişsem ve bu da o belanın bir sinyali ise, gazabından rahmetine sığınıyorum; Senin dergâhından başka iltica edilecek bir yer bilmiyorum ve Sana yalvarıyorum; ne olur atânla bu kazânı def et!" demelisiniz. Asla paniğe kapılmamalı, çaresizliğe düşmemelisiniz; bilakis, İlahî inayet ve riayetin sizi de sarıp sarmaladığına, Allah'ın kuvvet ve kudretinin her şeyin hakkından geleceğine gönülden inanmalı ve ciddi bir vicdan rahatlığı içinde O'na sığınmalısınız. Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz'in, "Hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüz zaman üç defa sol tarafınıza tükürün, üç kez de 'Euzü billahi mineşşeytanirracim' deyin ve onu kimseye anlatmayın." ikazını hatırlayarak, şeytanın şerrinden usulünce istiazede bulunmalısınız. Selef-i salihînin yaptığı gibi, çokça istiğfar etmeli ve aynı zamanda "Sadaka belayı def eder!" mülahazasıyla bir miktar sadaka vermelisiniz.
Sözün özü; eşya ve hadiseleri hayırsız saymak, şundan bundan uğursuzluk çıkarmak bâtıldır; hatta teşe'ümün bir derecesi şirke varıp dayanır. Fakat dinimizde tefe'ül bütün bütün yasaklanmamış, onun doğru değerlendirilmesi ehil kimselere emanet edilmiştir. Binaenaleyh, bir mü'min, hayır ve şer her şeyin Allah'tan olduğuna şüphesiz inanmalı; bütün işlerinde meşru şekilde sebepleri yerine getirmeli; dinin rehberliğinde ve aklın ışığında kendi üzerine düşen vazifelerini yapmalı ve sonra Allah'a tevekkül ederek neticeyi O'na bırakmalıdır.
- tarihinde hazırlandı.