Din Bir Vicdan İşi midir?
Bu konunun insanî ve hukukî olanı şöyledir: ir dindarın dindarlığına kimse müdahale etmemelidir. Evet, bir insanın dinî hayatına müdahale edilmez.
Ancak burada dinin vicdana hapsedilmesinden söz edilmektedir ki bu doğru değildir. Din, insanın Allah ve Resulü'nün bütün fermanlarını dinleyip itaat etmesinden ibaretse, benim, Allah'a imandan tesettüre, kılık ve kıyafetimi kendim seçmemden çocuklarımı istediğim gibi yetiştirmeme kadar her şey hem hayatımla alakalı benim işim hem de vicdanımın işidir. Buna müdahale eden de katmerli bir zalimdir. Aynı zamanda bu şekildeki bir kabul, demokrasinin de gereğidir.
Böyle bir kabulden kimseye dinî meseleler anlatılmayacak şeklinde bir mana çıkarılması da bir tenakuzdur. Çünkü dindar olmanın içinde aynı zamanda benim dinimi anlatma meselem de vardır. Evet, dinî hayatı anlatmak benim mü'minliğimin muktezasıdır. Yani Allah (celle celâluhu) bana, namaz kılacaksın, oruç tutacaksın, zekat vereceksin, hacca gideceksin demekle birlikte aynı zamanda "Beni, Peygamberimi ve Kur'anıı Kerim'in emirlerini de anlatacaksın" demektedir. Bu açıdan anlatmak da bir müminin dini hayatının içine girmektedir.
Ayrıca, bir mü'min olarak gayret-i diniye açısından başkaları dinsizliklerini neşrederken ben dinimi anlatmazsam dinime karşı saygısızlık etmiş olurum. Şu-bu dinsizin kitapları kütüphanelerde okumaya arz edilirken ben gökten inen, arşı ferşe bağlayan, ve kendisine alâ-yı illiyyin-i insaniyete çıkaran Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan ve ondan nebean eden hakikatları; Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)'in söz ve beyanlarını anlatmayacağım. Bu, benim dinime karşı vefasızlığımın ifadesi olur.
Hasılı, din sadece vicdanda duyulan bir hakikat değildir. O, her an duyulup yaşanan, yaşandıkça müntesiplerine kıymetler üstü kıymet katan en büyük hakikattir. Onu ne ferdi ne de ictimai hayatın dışında tutmak mümkündür. Çünkü din hayatın hayatı hem nuru hem esasıdır.
- tarihinde hazırlandı.