Hüzünlü Gurbet
Beynim tıpkı bir sorular harmanı,
Kafamda istifham, cevabı sisli;
Gezer dururum yorgun ve âvâre..
Sarmış buğulu hüzün dört bir yanı,
Kalbim annemin kalbi gibi hisli;
Her hâlim garipliğime emâre...
Kulaklarımda bir gurbet şiiri,
Nağmelerimde poyraz serinliği..
Düşüncem 'vedâ' diyor bu yerlere.
Yuvadan ayrıldığım günden beri,
Gömdüm sîneme sevinci, neş’eyi;
Hasretim şimdi o mavi günlere...
Gurbet yağıyor ufkuma muttasıl..
Ve semâda hiçbir şimşek çakmıyor;
Aysbergler gibi sopsoğuk sokaklar..
İnsan, eşyâ ve varlık fasıl fasıl,
Irmaklar bizdeki gibi akmıyor..
İhtilâç içinde kalabalıklar.
Bu yerde kalbe ilhamlar inmiyor,
Âdeta kapısız gökler ve yerler;
Bir madde katılığında her biri...
Burda rûha güzellikler sinmiyor,
Tüter gözümde o bizim bahçeler;
Nerde o yemyeşil bahar günleri?.
Doğ ey ışık, doğ gönlümün içinden!
Tasayla dolaştığım bu yerlerde,
Bana rûhumun sırlarını duyur.!
Bir ses sun o eski bestelerinden,
Şu hüzünlü şafakta perde perde..
Açlıkla kıvranan rûhumu doyur..!
Sızıntı, Ağustos 1997, Cilt 19, Sayı 223
- tarihinde hazırlandı.