Edebi Gelişmenin Önündeki Engeller
Aslında, millî hafıza, millî kültür esas alınıp, bize ait kaynaklar da net olarak ortaya konmak suretiyle kayma noktaları önlendikten sonra evrensel değerlere karşı lakayt kalmak; genişi daraltmak, büyümeyi durdurmak, canlıyı cankeş etmek, imrendirme ve özendirme konumundan imrenme ve özenme derekesine yuvarlanmak demektir ki, bugün üçüncü dünya ülkelerinin durumu, bunun en canlı örneklerini teşkil etmektedir.
Bu ülkelerde bazen törelere takılarak, bazen yöre anlayışlarının tesirinde kalarak, bazen de yabancılaşma endişesine karşı duyulan - bu biraz tabiî de olabilir - tepkiden ötürü edebiyat adına hep bir tevakkuf yaşanmış, açılma hareketleri büyük ölçüde durmuş, genişleme tefritlere, tepkilere feda edilmiş, hattâ zenginleşme gayretleri fantastik bulunarak, çok önemli bir kısım varidat kaynakları kurutulmuştur. Dahası, bazı zamanlarda, edebiyat alanı daha da daraltılarak, bir bölge, bir yöre ve bir lehçeye incirar ettirilmek suretiyle hem gelişmeye açık dallar kesilmiş, hem de edebiyat alanı tımar edilip işlenmediğinden dolayı kök kurutulmuştur ki, böylece millî olanın gelişmesi engellenmiş ve taşra köşelerinden herhangi birinin anlayışı ihya edilerek dünyada saygın bir dil haline gelme yerine, küçük bir coğrafyanın sesi-soluğu olarak kalınmıştır. Buna, kendimizi unutulmaya salma da diyebiliriz.
Aslında, durgunlaşan, yaşama aktivitesini kaybeder., gelişmeye açık olmayan kurur., olduğu gibi kalan zamanla devrilir., meyve vermeyen ölür. Bu mülâhazalar, sadece edebiyatla alâkalı da değildir; dinden düşünceye, sanattan felsefeye kadar hemen her mevzuda söz konusu olabilirler.
- tarihinde hazırlandı.