Milletlerin Kaderinde Değişim
Bir bahar gibi başlar her şey. Güzel tasavvurlar, tatlı düşünceler ve zümrütten hayâllerle... Her güzel başlangıç, neticeye ermenin ilk şartı ve ilk sebebi olması itibariyle de, zevkli ve ümit vericidir. Ancak, pek çok güzel başlangıç vardır ki, "baharı görmeden hazâna" erer ve geride kırağı vurmuş bir sürü yıkık rüya bırakır gider.
Mısır'dan Roma'ya ondan da bütün doğu medeniyetlerine ve hattâ Osmanlı İmparatorluğuna kadar, bilumum ümrân-ı âlem [1] aynı kader çizgisinde doğmuş, aynı plâtformda gelişmiş ve aynı hazin akıbetle kadavralaşarak tarihe mâl olmuştur. Bir bakıma böyle olması da zarurî ve tabiî idi; zira onlar, kendilerini devamlı kılacak özlerini, çoktan yitirmişlerdi. Evet, bir şeyin varolması, şekillenmesi ve olgunluk çağına ermesi için, ne kadar ceht ve gayret gerekli ise, hayatiyetini devam ettirmesi ve varlığını sürdürmesi için de, en az o kadar, belki daha fazla safvet, öze bağlılık, aşk ve vecde ihtiyaç vardır.
- tarihinde hazırlandı.