Bizim Toplumumuzda Yaşanan Manevi Boşluklar
Bir-iki asır var ki, bizim dünyamızda tam bir körlük, ciddî bir ruh zaafı ve kalp aritmisi yaşanmaktadır. Öyle ki gözler hiçbir şey görmemekte, kulaklar hiçbir şey işitmemekte, vicdanlar da, her şeyi maddede arayanların "hay-huy"u arasında kendi seslerini duyuramamaktadır. Böyle bir dünyada ilim kör, diyanet topal, sanat mefluç, idare teâruzlar-tesâkutlar ağında tutarsız, siyaset çıkar ve alkışa endeksli, ilim adamları madalya ve plaket aptalları, genç nesiller çakırkeyf ve serâzat hezeyan içinde, kuvveti temsil edenler istibdat ve zulme esir, buna karşılık yığınlar da meskenet ve zilletle inim inimdir. Ve işte böyle bir toplumda belki okuyan, düşünen, araştıran, san'at düşleyen çok insan olabilir; ama bunlar içinde çeşitli sefaletlere başkaldıran ve gönüllerinin derinliklerinde inzivâya çekilerek kendi ruh gücünü keşfetmeye çalışan insan sayısı fevkalâde azdır. Buna karşılık, her biri bir putun peşinde, her biri bir beklentinin tarassudunda, ilme saygısız, ahlâka karşı bîgâne, hakikat tutkusu itibarıyla sığ ve kendi değerlerine sahip çıkma açısından da olabildiğine vefasız fertler de sayılmayacak kadar çoktur. Gariptir, böyle bir toplumda, hafife alınan ve her zaman küçük görülen halk yığınları hem sesleri, hem sözleri, hem de şahsiyetleri itibarıyla; kafaları kalpleri kadar karışık, duyguları düşünceleri kadar tutarsız ve sürekli mihrap değiştirip duran bir kısım elit kesimden daha istikrarlı bir görüntü sergilemektedirler.
Zannediyorum millet olarak bizim başka şeye değil, bizi böyle bir fakirlik ve uyuşukluktan kurtaracak ve bize kendi ruhumuzun sesini duyuracak "ateşten sîne"lere ihtiyacımız var.
- tarihinde hazırlandı.