Bizim Medeniyetimiz
Bizim evlerimizde, bizim sokaklarımızda oturanlar, hemen her zaman, bağlarımız, bahçelerimiz ve ormanlarımızda, rengin her tonunda açan çiçekleri, sesin her telinden yükselen nağmelerini duyar, görür ve varlığın tasavvurları aşan o müthiş tenasübü karşısında hazların en erilmezlerini yaşarlar. Evet, bir taraftan semaya, diğer taraftan da arza açılan menfezleriyle bu ev ve konaklar, mevcut vüsatlerinin yüz katı genişliğinde bir temâşâ zevkine ulaşır ve bize sınırlılıkları içinde sınırsızlığın kapısı olurlardı.
Köylerde, güzellikler ayrı bir dalga boyunda ve şehirlerde ayrı bir tenasüp, ayrı bir armoniyle, bizim, o gönüllerimize inşirah evlerimiz, bu evler arasında kıvrım kıvrım uzayıp giden yollarımız; mevzûniyeti içinde her birisi ayrı hür bir kalbin müstakilliyetini ifade ediyor gibi alnı açık, başı dik o serâzat konaklarımız, saraylarımız.. ve bütün armoninin kalbi görünümündeki mabetlerimiz, mabetlerin bir köşesinde dünyanın en büyük hakikatini ilân ediyor olmanın remzi sayılan nidâ edatı endamlı minarelerimiz.. sonra mabed ve minarenin ifade ettiği mânâ ve ruhunda sakladığı muhteva etrafında kümelenmiş mini mini kubbeler.. bir kuluçkanın çevresinde dolaşan ve yer yer ona sığınan civcivler gibi nispeten küçük medrese, şifâhâne, imâret kubbeleri.. ve her biri ayrı bir zevkle dizayn edilmiş, kimileri sessiz ve murakabede; kimileri gürül gürül, mutlaka ve bir şeyler anlatma peşinde bahçeleri, koruları, çeşmeleri, şadırvanları, kameriyeleri, dört bir yanda reftâre salınan selvileri ve her zaman kokular sürünüp esen meltemleri ve sabâlarıyla âdeta insanı büyüleyen bir periler ülkesiydi.
- tarihinde hazırlandı.