Nispetler Perspektifinde Bugün
Kimse yok mu?' nidasına, aks-i sadâ nev'inden olsun cevap verenin olmadığı dün, ehl-i insafı isyana sevk edecek kadar çıldırtıcıydı. Meselâ Merhum Âkif, bu yokluklar içinde, âdeta cinnet geçirmiş muzdarip bir ruhun, dertli bir vicdanın tercümanı olarak
'Nur istiyoruz sen bize yangın veriyorsun
Yandık diyoruz boğmaya kan gönderiyorsun.
Esmezse eğer bir ezelî nefha yakında,
Ya Rab o cehennemle bu tufan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip âlem-i İslâm,
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm.'
deyip inlemişti.
Evet, belki böyle düşünmek, Cenâb-ı Hakk'a karşı saygısızlık ve isyân sayılabilir. Ama, bence, o gün âlem-i İslâm'ın derdiyle dertlenen kim olursa olsun böyle bir vicdanî hissiyat onun dilinden dökülecekti.
Ya bugün? Dünyanın dört bir yanını aydınlatma azmiyle harıl harıl koşanlar.. bir bir silinmeye yüz tutan asırlık teşvişler.. ahenkle işleyen bir saat gibi yürüyen işler.. çoktan hırıltıya düşen karanlık.. her tarafa oluk oluk akan nurlar.. ve bunların gerçekleşmesi için âdeta başımızdan aşağı dökülen lütuflar, inayetler, nimetler, fırsatlar.. hayır, hayır.. Âkif bugünleri görseydi belki şöyle diyecekti:
'Nur istiyoruz, hüzme hüzme nur gönderiyorsun
Yandık diyoruz, üzerimize çağlayanlar salıyorsun..
Esiyor hep bir ezelî nefha ruhumuzda
O tufanla bu nevbahar arasında
Nimet üstüne nimet yağıyor göklerden
İnandım, kalacak yerlerin altındaki esnâm ebediyen.'
- tarihinde hazırlandı.