Küfür-Fısk-İsyan
Küfür ve fısk kavramları arasında ciddî bir münasebetin olduğuna inanıyorum. Küfür baş kaldırma, fısk ise, ferdin İslâm'ın çerçevelediği sınırın dışına başını çıkarması demektir. Ne var ki, meseleye umum-husus açısından yaklaşacak olursak, fısk daha umumidir. Buna göre her kâfir fasıktır ama her fasık kâfir değildir. Hucurat suresinde yer alan bir âyet-i kerimede bu iki kavram yanyana zikredilir. Hatta orada bu ikisine bir de isyan eklenir. Âyet-i kerime şöyledir: ... Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir.' (Hucurat, 49/7). Burada isyan dinin emirlerine başkaldırma şeklinde verilmiştir.
Zaten bu âyetin devamında, mü'minlerden iki grubun birbirleriyle vuruşması durumunda, saldıran tarafla, Allah'ın emrine dönünceye kadar mücadele edilmesi emredilmektedir. Buradan da anlaşılıyor ki, isyan dinin emirlerini dinlememe demektir.
Bazı tefsirciler, küfür, fısk ve isyan kavramlarının ard arda sıralanışında tertip esasının gözetildiğini söylemiş ve küfrün fısktan, fıskın da isyandan daha büyük olduğunu iddia etmişlerdir. Ortaya atılan bu görüş doğru ise, o zaman münker ameller temyiz edilebilir. Meselâ, şu isyandır insanı sadece günahkâr yapar, bu fısktır işleyen fasık olur, bu ise küfürdür fâilini kâfir hükmüne sokar denilebilir. Zaten bahsini ettiğimiz âyetin sonunda, 'İşte doğru yolda olanlar bunlardır.' denilirken, rüşd kelimesi seçilmiş bulunmaktadır. Bilindiği üzere temyiz, ancak rüşde erme ile mümkündür.
Allah Resûlü'nün, bu âyetten muktebes yapmış olduğu duanın burada mutlaka hatırlanması gerekir kanaatindeyim: 'Allah'ım, imanı bize sevdir, onu kalblerimize sindir, küfrü, fıskı ve isyanı bize çirkin göster. Bizleri raşid (doğru yolu bulan) kullarından eyle!'
- tarihinde hazırlandı.