Terörün kaynağı ve amacı
Türkiye belli dönemlerde çeşitli güçler tarafından kıskaca alınmış ve düşmanları tarafından kendisine hakk‑ı hayat, hakk‑ı hürriyet tanınmak istenmeyen bir devlettir. Ne var ki Türkiye, Allah’ın izniyle bu gayeye matuf önüne çıkartılan engelleri teker teker aşarak bugünlere kadar gelmiştir. Türkiye, büyüklüğe sıçrama ve önemli bir konuma yükselme noktasında çok büyük avantajlarla karşı karşıya gelmiş sayılır. Ancak, dünyada güç ve kuvveti elinde bulunduran devletler, Türkiye’nin bu avantajları değerlendirmesini istememekte ve bunun için de içte ve dışta Türkiye’nin başına bin bir türlü gaileler açmaktalar.
Evet, bu gailelerle uğraşan, güven vaad etmeyen, siyasî ve iktisadî alanda çalkantılar yaşayan bir Türkiye, hassaten kendisiyle entegrasyona hazırlanan devletleri tatmin edemeyecek ve Türkiye’nin bu manzarası onların dışa yönelmelerine sebep olacaktır. Hâlbuki böyle bir aşamada, liderlik rolünü üstlenebilecek bir ülkenin, önce kendi içinde, sonra etrafında emniyet ve istikrar unsuru olması gerekir.
İşte bu gerçeği çok iyi bilen Batılı devletler, Cihan Harbi öncesi, Osmanlı Devleti’ne yapılan müşterek taarruzlar gibi, bölgede muvazene unsuru olan devletimizi yıpratma ve bölge devletlerini başka arayışlar içine itmeye yöneltme gayesiyle PKK ve emsali terör örgütleri başta olmak üzere bin bir türlü problemi başımıza musallat etmekteler. Türkiye’nin kendi iç bünyesinde 8‑10 senedir terörle uğraşması, ekonomik ve sosyal sıkıntılar, siyasî istikrarsızlıklar meydana getirmenin yanında, dış dünyada itibar kaybına vesile olmuştur. Ne yazık ki, başta siyasilerimiz olmak üzere, dış politika bürokratları, ilim adamları ve gazeteciler terör hâdisesinin bu boyutuna hiç ehemmiyet vermediler. Bana kalırsa bir ölçüde fark bile edemediler. Hâlbuki bir siyasî liderin ifadeleri içinde, Türkiye tarihte ancak birkaç defa doğabilecek böyle bir “Dünya Devleti” olabilmek fırsatını yakalamıştır. Ve acıdır, içerideki bu terör belası, Türkiye’nin onu değerlendirmesine mâni oldu ve olacak. Ancak o fırsat henüz bütün bütün kaçırılmış sayılmaz. Ne var ki, önce terörün kökünü kazıyabilecek etkin önlemler almak gerekir. Bu da terörün sebeplerini iyi teşhis edebilmekle mümkündür.
Öte yandan, kendi basiret ve firasetsizliğimizi, terörü bütünüyle dış güçlere fatura etmekle kapatmaya çalışmadan vazgeçmeliyiz. Bu konuda tek merkezden senaryolar hazırlanmış olabilir ama, o senaryoları içeride oynayan piyonlar, canlandıran aktörler vardır ve onlar bizim insanımız. Ayrıca bu senaryoların oynanabileceği zemin ve vasatı devlet ve millet olarak yıllar süren ihmalimizle biz hazırladık. Bu açıdan terörü önlemek denilirken, bu hususun da gözardı edilmemesi gerekir.
- tarihinde hazırlandı.