Hırs, harîs ve Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem)
Bir âyet‑i kerimede Allah Resûlü’nün, âyetin nazil olduğu dönem itibarıyla sahabeye, umumî mânâda da bütün ümmet‑i Muhammed’e karşı çok harîs olduğu belirtilir.[1] Harîs, bir şeyi hırsla isteyen demektir. Hırs ise, herkesin bildiği gibi bir hasaret sebebidir.[2] Dolayısıyla bu küllî kaideyi vaz’eden ve yaşayarak bize gösteren Nebiler Serveri’nin harîs yani hırslı olması, insanı, başlangıcı ve sonucu itibarıyla hasarete götüren şeylerden olmasa gerek.
Evet, onun harîs oluşu, dünyaya ait şeylerde değil, bütünüyle iman ve imana taalluk eden hususlardaydı. Bu zaviyeden meseleye bakılacak olursa; Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) başkalarının imanlarını kurtarma mevzuunda çok harîsti. İmana uyananların, imanda terakki etmeleri hususunda da çok harîsti. Keza onların iman yolundan inhiraf etmemeleri mevzuunda da çok harîsti.. ve bilhassa umumî planda, topyekün insanlığın imandan nasiplerini almaları konusunda olabildiğine harîsti. Harîs adına arz ettiğimiz bu tevcihlerin her birisini Kur’ân’ın âyetleri ile temellendirebiliriz.