“Ben yaptım, ben ettim...”
Çoğu zaman yaptığımız işlerde, şükrün bereketine mazhar olmak yerine, “Ben yaptım, ben ettim…” gibi kelimelerle şirk kapılarını aralayabiliyoruz. Hâlbuki her insan, “Beni de, davranışlarımı da yaratan Allah’tır.” anlayışından hareketle, kendisine lütfedilen başarıları kendi nefsine mâl etmemelidir.[1] Meselâ, insanın, “Yemek yedim.” demesindeki “yeme” Allah’ın yarattığı bir şeydir. Yani onu ağızda çiğneme‑öğütme, sonra mideye gönderme‑hazmetme, daha sonra da yararlı kısımlarını alıp, diğerlerini dışarıya atma... gibi işler, bütünüyle iradenin dışında cereyan etmektedir.
İşte insanın buna sahip çıkıp, “Ben yedim.” demesi akıl ve mantıkla izah edilemediği gibi, misalini verdiğimiz veya vermediğimiz bütün mazhariyetlerinde de, kendi dahlinin onda bir bile olmadığını görüp, “Allah’ın izniyle böyle oldu, Allah ihsan etti vs.” diyerek şükür kapısını açık tutması gerekir. Bu düşünce hem nimetlerin sağanak sağanak devam etmesine vesiledir, hem de şirk kapısının kapalı kalmasını sağlar. Böyle düşünüp ve bu düşünce üzerinde hayatı şekillendirme, şükre açık olma demektir.
Fakat insanın bu hakikate uyanması, onu kavrayıp hayatına mal etmesi zaman ister. Onun için insan, iç sezisiyle onu kavrayacağı, vicdanı inkişaf edip, söylediklerinin doğru olduğunu anlayacağı âna kadar, bunu bir prensip olarak kabul edip söylemeli ve bütün güzelliklerde hep O’nu kaynak bilip, O’na yönelmelidir.
- tarihinde hazırlandı.