Fenâ fi'l-Hizmet

Tasavvufta bir terim vardır; fenâ fi’ş-şeyh. Buna göre, bir tasavvuf ehli, dinini öğrendiği, kendisini Allah’a ulaştıran hocasını çok sever. O kadar çok sever ki onda fâni olur; yani, her türlü konuda hocasının isteklerine tâbi olur. Müridin aklı hocasının dilek ve arzusunu almasa da onu yerine getirir; çünkü kalp ve gönlün isteğinin yanında aklın emelinin lafı olmaz.

Tasavvufta bir terim vardır; fenâ fi’ş-şeyh. Buna göre, bir tasavvuf ehli, dinini öğrendiği, kendisini Allah’a ulaştıran hocasını çok sever. O kadar çok sever ki onda fâni olur; yani, her türlü konuda hocasının isteklerine tâbi olur. Müridin aklı hocasının dilek ve arzusunu almasa da onu yerine getirir; çünkü kalp ve gönlün isteğinin yanında aklın emelinin lafı olmaz.

Bu terime benzer diğer bir düstur da fenâ fi’l-ihvan’dır. Bu da, doğru yoldaki mümin kardeşlerinde fâni olmak demektir. Bir tasavvuf ehli, aynı yola baş koyduğu kardeşlerini çok sever. Bu sevgi, her hususta onları kendine tercih edecek kadar kavîdir; kardeşinin maddî bir ihtiyacı olduğunda kendisini düşünmeksizin ona yardım eder, onlara karşı vefalı olur, kardeşlerinden bir menfaat veya hizmet beklemez, tam tersi onlara hizmet edebilmek için kardeşleriyle arkadaşlık yapar…

Hizmet Hareketi bir tarikat değildir. Hizmet’te fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’l-ihvan gibi, müesseseleşmiş düsturlar olmadığı malum. Ancak bunların olmaması, Hizmet Hareketi’nin insanı hakikate ulaştıran vesilelerden mahrum bulunduğu anlamına gelmiyor.

Hizmet’e gönül veren insan, dünya ve âhiret saadetinin Hizmet’ten geçtiğinin farkında olarak bunu yapıyor. Artık böyle biri için şahsi emel ve isteklerin yerini Hizmet’in hatırı, onuru ve arzuları alıyor.

Bir Hizmet eri hayatını vakfettiği dava uğrunda maddî veya manevi fedakârlık yaptıkça mutlu oluyor. O’nun alın teriyle kazandığı paradan yaptığı tasadduk veya Hizmet için çektiği çileler, ondan bir şey eksiltmiyor; tam tersi, kalbi, Allah yolunda hizmet edebilmenin kazandırdığı manevi huzurla doluyor.

Hizmet insanının daire içerisinde bulunmasının amacı dünyevi bir makam veya kazanç değil. O, almak-kazanmak için Hizmet’te görünmüyor; vermek ve fedakârlık yapmak için samimane hizmet ediyor.

Hizmet insanı; varlığını, hayatının gayesi haline getirdiği Hizmet’e adamış durumda. Artık onun için şahsi arzular, dünyevi beklentiler yok; Hizmet’in hatırı, dolayısıyla Allah’ın rızası var. Yani bir Hizmet insanı için fenâ fil-Hizmet düsturu söz konusu.

Hizmet’te fani olma durumu mevcut, Hizmet insanı için. Hizmet’te fani olabilmek, şahsi menfaat ve beklentilerden uzak olabilmek demek. Daha ötesi, Hizmet’in hatırının olduğu yerde şahsi ihtiyaçlardan bile vaz geçebilmek anlamına geliyor, fenâ fi’l-Hizmet.

Bir yılı aşkın bir süredir Bank Asya’ya yapılanlar karşısında Hizmet insanının duruşu fenâ fi’l-Hizmet düsturuyla açıklanabilir. Bank Asya bir Hizmet kuruluşuysa ve ayakta kalması gerekiyorsa, bu durumda yediden yetmişe hiçbir Hizmet gönüllüsünün şahsi hayatı söz konusu olamaz. Allah’ın emanet olarak verdiği ne varsa gönül verilen Allah davası uğruna vakfedilmelidir.

Bank Asya’ya yapılan hukuksuz gasp operasyonundan sonra tüm Türkiye, hatta bütün dünya bu gerçeği gördü. Yediden yetmişe erkeği ve kadınıyla bütün Hizmet sevdalıları Bank Asya’nın ayakta kalabilmesi için seferber oldu.

Yetmiş beş yaşında hasta yatağından kalkarak Bank Asya’ya koşan ninenin veya gözündeki kararlılık ve dik duruşuyla yıllara meydan okuyan ak saçlı dedelerin bu tarihi duruşunu fenâ fi’l-Hizmet’ten başka hiçbir şeyle açıklayamazsınız.

Bu insanları ve Hizmet’i anlamaya çalışmadıkça da hata yapmaya devam edersiniz.

Edersiniz; çünkü yanlış insanlara savaş açtınız. Tarihte, gönül insanlarına karşı kazanılmış bir tane bile galibiyet yoktur.

Ancak, tarihin sayfaları gönül insanlarının günümüze kadar ulaşan muvaffakiyetleriyle doludur.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.