Hisar Vaazı-1 (26 Kasım 1989)
Bu sayfada Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 26 Kasım 1989 tarihinde İzmir Hisar Camii'nde verdiği "Kutsîlerin takvası" konulu vaazı seyredeceksiniz...
- Halis bir kalp ile yapılan ibadetlerin karşılığının, ahirette verileceği...
- Özgürlük arayışı içinde olan insanların kendilerine doğruyu, güzeli, istikameti takdim edecek insanları aradıkları zikredildikten sonra bu mevzu ile ilgili olarak yaşanmış bir vakıa anlatılıyor
- Kur’ân’ın müttakilere hidayet kaynağı olduğu; bu kaynaktan istifade edebilmenin tek yolunun da takva sahibi olmaktan geçtiği...
- Takva kelimesinin ıstılâhî mânâsı.. “Endişe ve kuşku kaynağı şeylerden sakın, şüphe bulunmayan temiz, dupduru bir iklimde yaşamaya çalış.” ve “Helal bellidir, haram da bellidir. Bunların arasında insanların çoğunun bilmediği şüpheli şeyler vardır...” hadisleri...
- Gerçek müttakinin sebepler dairesinde kusur etmemesi gerektiği anlatıldıktan sonra Efendimiz’in devamlı olarak sebeplere tevessül ettiği dile getiriliyor. Konuyla ilgili olarak: “Allah seni insanlardan koruyacak.” (Mâide sûresi, 5/67) âyeti indikten sonra Efendimiz’in Uhud muharebesine giderken sebeplere riayet edip zırhını giymesi...
- Takva’nın tanımı yapıldıktan sonra Allah Resûlü’nün (s.a.s.) takvasına dair şu misal veriliyor: “Peygamber Efendimizin (s.a.s.) evine her gün sahabe efendilerimiz tarafından yiyecek bir şeyler gelmektedir. Resûlullah Efendimiz (s.a.s.) bir gün çok acıkmıştır. Yatağının yanında bir hurma bulur ve onu yer. Hurmanın hediye olarak mı sadaka olarak mı geldiğini bilemediği için sabaha kadar uyuyamaz ”
- Hz. Ebû Bekir (r.a.) dini hassasiyeti olan bir insandır. Halifeliği döneminde kendine takdim edilen maaştan arta kalanları bir kumbarada biriktirip saklar. Hz. Ömer (r.a.) halife olunca kumbara kırılır. Paraların yanında bulunan bir kâğıtta şunlar yazılıdır...
- Hz. Ömer’in (r.a.) halifeliği döneminde mescide devam eden bir genç vardır. Peş peşe üç gün mescide gelmeyince bu durum halifenin dikkatini çeker. Konuyu araştıran halife, gencin hazin vefatını öğrenir. Kabristanı ziyarete giden Hz. Ömer’i (r.a.) orada ilginç bir hadise beklemektedir...
- Kutsîlerin takvasından bahsedildikten sonra bir mekânda tekrar tekrar ağlayan Atebe (r.a.) misal olarak verilmektedir. Bu zatı ağlatan şey ise...
- Kutsîlerdeki ızdırabın derinliğinden bahsedildikten sonra Enes İbn Nadr’ın Bedir harbine katılamamasından dolayı çekmiş olduğu ızdırap dile getiriliyor.
- “Izdırap, takvanın bir buududur.” sözü izah edildikten sonra, bir gencin, işlediği bir günahtan ötürü Efendimiz’e gelip günahının temizlenmesi için cezasını çekmeyi talep etmesi...
- Hz. Âdem’i ruhen büyüten ızdırabıdır. Çünkü bir düşmeden sonra emre itaatteki inceliği kavrar; doğrulur doğrulmaz Rabbine yalvarıp af ve mağfiret diler.
- Takvayı; duyguda, düşüncede ve mefkûrede yakalamanın gerekli olduğu, çünkü Allah Resûlü’nün (s.a.s.) sürekli olarak mertebesinin bu olduğu dile getirildikten sonra, “Ya Rabbi, doğrusu onlar (putlar) insanların bir çoğunu saptırdılar. Artık bundan sonra kim bana tâbi olursa, o bendendir ” (İbrahim sûresi, 14/36) ayetinin yorumu yapılmaktadır.
- tarihinde hazırlandı.