Sadâkatin Zirvesi
Rabbin rubûbiyetine, İslâm'ın rehberliğine ve Rûh-u Seyyidi'l-Enâm'ın peygamberliğine razı olduğumuzu hangi sözle ve duyguyla ifade etmeliyiz? Rabb-i Rahim'den, Din-i Mübîn'den ve Resûl-ü Ekrem'den hoşnut olmayı "sadâkatin zirvesi" saydığınız nazar-ı itibara alınırsa, rıza ufkuna ancak sadâkat kulvarından geçerek varılacağı söylenebilir mi?
- Rıza ufkunun ifadesi olan şu mübarek söz, sabah-akşam okuduğumuz dualar arasında yer almaktadır: (00.40)
رَضِيناَ بِاللهِ رَبًّا وَبِاْلإِسْلاَمِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ رَسُولاً
Rabbimizin rububiyetinden, din olarak İslam'dan ve İnsanlığın İftihar Tablosu Hazreti Muhammed'in (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberliğinden hoşnuduz. - Bilen sever, bilmeyen de alâkasız kalır; çoklarının Resûl-ü Ekrem'e karşı alâkasızlıkları bilemediklerinden dolayıdır. (02.14)
- Bazen insan gönülden dua eder, Cenâb-ı Hak da hemen icâbette bulunur; bazen de bir duanın kabulü -bir hikmete binâen- aynı tazarru ve niyazı on-on beş sene tekrar etmeye bağlanır. Binaenaleyh, bir insan şu duayı yirmi beş sene boyunca her gün yüz kere okuyup rıza talebinde bulunsa yine de değer: (05.25)
اَللّٰهُمَّ عَفْوَكَ وَعَافِيَتَكَ وَرِضَاكَ، اَللّٰهُمَّ إِلَى مَا تُحِبُّ وَتَرْضَى
Allahım, Senden afv ü afiyet ve rızanı istiyorum; sevip hoşnut olduğun şeylere beni hidayet buyur!" - Hazreti Ruh-u Seyyidi'l-Enâm (aleyhi elfü elfi salâtin ve selâm) Efendimiz rıza mertebesinin kutbudur. (07.44)
- Allah Resûlü çok mütevazı idi; bununla beraber, bir üstünlük ifade etse de, risaleti ile alâkalı hakikatleri dile getirmesi O'nun vazifesi cümlesindendi. (10.49)
- Resûl-ü Ekrem Efendimiz hem nebî hem de Resûldür. Risalet nehârî ve açık, nübüvvet leylî ve kapalıdır. Sevgili Peygamberimizin dualarında bu nükte de gözetilmiştir. (12.16)
- Sadâkat ve rıza arasında nasıl bir münasebet vardır? (15.40)
- Resûl-ü Ekrem Efendimiz'i (sallallahu aleyhi ve sellem) ve O'nun getirdiği her şeyi tasdikte kemale erişen, kendisine sunulan mesajlara -aksine ihtimal vermeyecek şekilde- iman eden ve i'lâ-yı kelimetullahı hayatının gâyesi bilen sıddîkların pîri Hazreti Ebu Bekir (radıyallahu anh)'tır. Aslında Ashâb-ı Kirâmın hepsi birer sıddîktır; ne var ki, onların en önünde yer alan ve sadâkat sancağını taşıyan zat Ebu Bekir efendimizdir. (19.25)
- Mefkuremize ve dostlarımıza karşı sevgimizi fevkalâde bir sadâkatle ortaya koymalıyız, abartılı övgülerle değil. Adanmış ruhlardan birini Kordonboyu'nda flört ederken görsem yine de onun hakkındaki kanaatim kat'iyen değişmez. Öyle gitmesine razı olamam, usulünce ikaz ederim; onun ötede elimden tutmasını isterim.. o başka. Fakat, bir insanı herhangi bir kusurundan dolayı hemen ademe mahkum etmemek sadâkatin gereğidir. (22.00)
- Bazı sadâkat kahramanları hüccet gibidirler; onların bir yerdeki mevcudiyetleri oranın hakkaniyeti adına bin tane delilden daha müessirdir. (27.00)
- Ne olur Allah aşkına, birkaç gece kalkın ve Cenâb-ı Hak'tan ümmet-i Muhammed'in ikbalini dileyin!.. (30.05)
- tarihinde hazırlandı.