Fethullah Gülen, bir din adamı olmasına rağmen neden bu kadar siyasetle ilgileniyor?
Öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki, Fethullah Gülen Hocaefendi bir din adamı ve bir İslam âlimi olmanın ötesinde aynı zamanda bu ülkenin bir vatandaşı ve bir kanaat önderidir. Bu perspektiften bakıldığında Fethullah Gülen Hocaefendi’nin her konuda fikir beyan etmesi doğaldır. Ayrıca din sınırlı bir alana ilişkin kurallar getirmekle kalmaz, hayatın bütün alanlarına dair teklifler sunar.
Ülkemizde bin yıllık sivil İslam geleneğinin modern zamanlarda yaşayan bir temsilcisi olan Fethullah Gülen, toplumsal alanın ortak birtakım ahlaki değerlerle düzenlenmesini ister. Bu bağlamda farklı konularda görüşlerini paylaşması doğaldır. Gülen, söz konusu sivil geleneğin iki temel özelliği olan Allah’la doğrudan ve sürekli irtibat anlayışı ile bireysel ve toplumsal ahlakın önemine dair vurguyu modern zamanlar bağlamında harmanlamış; toplumsal barışın ancak herkesin diğerlerini kabul etmesi üzerinden sağlanacağını söylemiştir. Gerek cami vaazları, konferanslar ve sohbetler üzerinden, gerekse ilham kaynağı olduğu eğitim, sosyal yardımlaşma ve diyalog faaliyetleri gibi sivil toplum projeleri üzerinden “barış içinde bir arada yaşama” vurgusu yapan Fethullah Gülen Hocaefendi’nin siyasetten talepleri de bir arada yaşamayı kolaylaştıracak yönde taleplerdir.
Herkesin kendisi olarak yaşayabildiği en güzel birlikte yaşama formunun demokratik yönetimlerle mümkün olduğu aşikârdır. Yine inanç ve ibadet hürriyeti de ancak demokrasi ile mümkündür. İşte Fethullah Gülen’in siyasete dair yorumları demokrasinin daha ileri noktalara taşınması ile alakalıdır. Unutulmamalıdır ki, demokrasi talebi gayet meşru ve toplumun ortak faydası doğrultusunda bir taleptir. Siyaset ise çözüm makamıdır.
- tarihinde hazırlandı.