Prof. Dr. Abdülmecid Bilabid, Fethullah Gülen Hocaefendi'yi anlatıyor
Hocaefendi, büyük bir âlim ve mürebbi
Fethullah Gülen Hocaefendi kalplere hitap ediyor. İnsanın önemli bir uzvu olan kalbe hitap ediyor. İnsana baktığımızda onun akıl, beden ve ruhtan müteşekkil üç boyutlu bir varlık olduğunu görürüz.
Beden diğer hayvan ve bitkilerin beslendiği gibi beslenir ve bunu her gün yapar. Kalp ve ruh da beslenir. Ancak kalp ve ruhun gıdası başkadır. Kur’an, kalbi bazen körlükle tasvir eder. Kur’an’ın ifadesiyle “Gerçek şu ki, gözler kör olmaz, lakin göğüsler içindeki kalpler kör olur.” buyrulmaktadır. Öyleyse kalbi Allah’tan uzaklaştırmamız mümkün mü? Zira kalbi, vicdanı doyuran odur. Akıl ise marifetle doyar.
Hocaefendi, kâinattaki her şeyin, aklı ve kalbi besleyen her şeyin, marifetin kaynağı olan dini kurallardan beslendiğine inanmaktadır. Din ise olmazsa olmaz beş asli unsurun korunmasını emretmiştir. Bunlar dinin korunması, nefsin korunması, neslin korunması, aklın korunması ve malın korunmasıdır.
Fethullah Gülen Hocaefendi işte buradan hareketle insanın akıl, beden ve ruhtan oluşan üç boyutunu bütün toplumu kuşatan evrensel insanlık söylemiyle birleştirmiştir. Dolayısıyla diyebiliriz ki Hocaefendi’nin en önemli hususiyeti, üzerinde birçok şey konuşabileceğimiz bu toplumsal, evrensel, farklı söylem ve bakış açısıdır.
Hocaefendi’nin hususiyetlerini dakikalarca, saatlerce anlatsam ve bunların üzerinden yıllarca çalışmalar yapsam yine de onun hakkını vermiş olamam. Çünkü bu zat kendisini Allah’a adamış bir insandır.
Kendisi hakkında bazı kitaplar okudum. Ferid el-Ensari’nin (Allah rahmet eylesin) Hocaefendi’nin hayatını kaleme aldığı kitabını da okudum. Gördüm ki kendisi evlenip aile hayatına karışmamış. Dolayısıyla çocukları da olmamış. Ancak ben şunu hatırlatmayı kendime görev addediyorum ki; Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kendi kanından, canından çocukları olmamış olabilir ama onun çocukları bizleriz. Biz onun çocuklarıyız. Onun kuzeyden, güneyden, doğudan, batıdan, İslam coğrafyasının her yerinden, çocukları vardır. Kendisi bunu böyle bilmelidir. Bize örnek olan ve farklı yöntemiyle yolumuzu aydınlatan bu şahsiyet karşısında bize düşen onun izinden gitmektir.
Fethullah Gülen Hocaefendi’yi bizler hakkıyla ifade edemesek de, onun hakkını ödeyemesek de, onunla ilgili birçok şeyi söylemek isterim. Zira Hocaefendi’nin soyadının ‘Gülen’ olduğunu öğrendim. Bu kelimeyi araştırdım. Türkçede çok gülen anlamına geldiğini fark ettim. Ancak bunun aksine onun ümmetin derdiyle dertlenen, yanıp kavrularak ağlayan birisi olduğunu gördüm. Çok ağlıyor. Ümmetin derdiyle dertlenmeyi kendi derdinin üstünde görmüştür. Ve bu anlayış bütün hayatını kuşatmış. Allah ondan razı olsun.
Diğer yandan Hocaefendi’nin, Peygamber Efendimiz’in sahih hadisindeki sözlere mazhar olduğunu düşünüyorum. “Allah her yüz sene başında ümmetin dinini, dine sonradan sokulan hurafelerden temizleyecek, yenileyecek ilim sahibi bir zat gönderir.”
İşte Hocaefendi bu yenileyici, diriliş ruhunu yeniden ortaya koyan, yeni insanı inşa eden büyük bir âlim ve mürebbidir. Bunu, Türkiye’de ve dünyada gerçekleştirdiği projelerde görmek mümkündür.
İstanbul’un sokaklarında dolaşmaya çıktığımda caddelerde Fethullah Gülen’in izinden onun yetiştirdiği örnek şahsiyetleri görüyorum. Doğrusu bu zat İslam dünyasında ender rastlanan şahsiyetlerden biridir. Bize de çok çok önemli şeyler katmıştır.
Prof. Dr. Abdülmecid Bilabid, Birinci Muhammed Üniversitesi Öğretim Üyesi/ Fas
- tarihinde hazırlandı.