Netice
Baştan buraya kadar arz etmeye çalıştığım hakikat şudur:
Dünden bugüne, bugünden yarına bir kısım ilmî mahfillerde, bazı ilim adamlarının kitaplarında, onların ağızlarında ne ölçüde ihtimamla dolaşırsa dolaşsın, evrim teorisini teyit edecek sağlam bir mesnet, sağlam bir delil yoktur. İnsanı maymuna bağlayacak müstahâseler (fosiller) bulunamamıştır. Bir kısım fosillerde sahtekârlıklar yapılmış, bir kısım fosilleri de farklı yerlerden derleyip toparlamışlar, eksik kısımlarını da hayallerine göre monte etmişlerdir. Genetik, bu işi reddetmektedir.
DNA’nın muhteşem bir ilim ve kudret gerektiren yapısı, her türlü tesadüfü ve şuursuz müdahaleleri tamamen ihtimal dışı bırakmaktadır. Şimdiye kadar delil diye ileri sürülen şeyler, ya yine birer faraziyeden veya çok zorlamalı tevillerden ibarettir ve teorideki bütün boşluklar, hayalî kurgularla doldurulmaktadır. Bir kısım benzerliklerden yola çıkılarak ileri sürülen iddialar ise, varlıklarda yapıyı öne alıp, fonksiyonlarına, hayattaki vazifelerine bakmadan yapılan değerlendirmelerdir ve hiçbiri delil olucu mahiyette değildir.
İşin can alıcı noktası, bunları bulduk diyenler, delil olarak ileri sürenler, bütünüyle evrime inanmış çevreler olup, iddialarının tamamı incelemeye muhtaçtır. Nasıl tesadüflerin varlıkta en küçük bir yeri yoksa, aynı şekilde, bir canlının kendi kendine yoktan var olması da mümkün değildir. Pastör’ün denemeleri gibi, bu konuda yapılan daha geniş, daha çaplı denemeler de, kendi kendine var oluşu, yani Abiyogenezi reddetmektedir. Farz-ı muhal, birtakım şartlar gereği bir canlıda kısmî değişiklikler olsa bile, bunlar hiçbir zaman bir türe dönüşmeye menşe’ olamayacağı gibi, şimdiye kadar böyle bir vakaya da rastlanmamış olup, bu değişiklikler de, o canlının mahiyetinin müsaadesi sebebiyledir. Canlıların yapısı, kromozomları, hücrenin koruyuculuğu ve dıştan müdahaleyi reddediciliği gibi faktörler de, esasen dönüşme ihtimaline kat’iyen kapı açmamaktadır. Bunlardan başka, bütün edyan-ı sâlife (geçmiş dinler), bütün peygamberler, bütün mukaddes kitaplar, her şeyin, tabiî bu arada insanın da, Allah tarafından yaratıldığını açıkça ifade etmekte ve evrime kapı aralamamaktadır.
Saham olmadığı gibi, çok defa etraflı ve derin anlatılabilecek bir meseleyi, sadece ana çizgileri ve gözden kaçırılan bazı hususlarla birlikte izaha çalıştım. Aczimi, fakrımı, bunlara rağmen meselenin ehemmiyetini şefaatçi yaparak, Cenâb-ı Hak’tan gayretli ve hakikat ehli ilim adamlarının konuyu enine boyuna incelemelerini, nesillerin, inkâr-ı ulûhiyet adına sürekli gündemde tutulan bu dogma ile aldanıp gitmekten korunmada üzerlerine düşen vazifeyi yapmalarını diliyorum. Batıda ve evrimci çevreler tarafından yazılmış kitapların yerine, hakikate dayanan ve hakikati söyleyen kitapların telif edilmesinin zamanının gelip geçmekte olduğu kanaatindeyim.[1]
[1] Müellifin evrim konusuyla ilgili sorulan bir soruya verdiği cevap için de bkz: Asrın Getirdiği Tereddütler-4, s.227-234, Nil Yayınları.
- tarihinde hazırlandı.