Sâlih amellere güvenmeme
Cennete girme, doğrudan doğruya Allah’ın elinde olan bir şeydir. Hiç kimse amelleriyle cennete giremez; giremez, çünkü cennete sadece Allah’ın fazlı ve rahmeti ile girilir. Kur’ân’da vaad-i ilâhî var, zerre miktar hayırlı amel yapan onun karşılığını alır. Evet, cehenneme girse bile görür onun karşılığını. Bu noktada zerre kadar dahi olsa imanın çok önemli yeri vardır. Zira onsuz cennete girme zordur. Yalnız, onun sâlih amelle geliştirilmesi gerekir.
Bu arada bazen büyük gibi gördüğümüz ibadetlerin içine karıştırdığımız küçük şeyler, onları büyük olmaktan çıkarır; hatta ahirette başımıza bela eder. Mesela bir kişi, gayet sığ, gevşek, lâubalî şekilde namaz kılar; kılar, ama yorgunluğuyla kalır. Hayır işlerinde kullanılsın diye maddî imkânlarını akıtır; akıtır, ama gayesi başkalarının kendisi hakkında “Bak, ne cömert insan” demeleridir. Onlardan alkış ve takdir bekler. Hâlbuki bu, insan için cehenneme giden yolu kolaylaştırır.
Bu sebeple imanı duygu, düşünce, heyecan açısından sürekli canlı tutmaya bakmalıdır. Dini semadan yeni inmiş gibi, sahabenin içinde yeni yaşanıyormuş gibi, hep yepyeni bulma gayreti içinde olunmalıdır. Hayallerini bile fısk u fücura kapalı tutabilenler, hep böylesine yeni kalmasını becerebilenlerdir. Bunlardır, Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) huzurundaki insibağa mazhar olanlar. Bunlardır, rüyalarında dahi olsa onun nazarına, teveccühüne muhatap olma arayışı içinde olanlar.
Günümüzde Müslümanların çok büyük bir avantajı var aslında, eğer değerlendirebilirlerse. Hiçbirimiz Efendimizi (sallallahü aleyhi ve sellem) görmedik, Kur’ân’ın gökten inişine şahid olmadık; ama sanki görmüş, sanki şahid olmuş gibi inanıyoruz. İşte bu öylesine büyük bir avantajdır ki, eğer iyi değerlendirebilirsek “İnsanlığın İftihar Tablosu”nun buyurduğu ahir zamanda dine sahip çıkacak “kardeşler” arasında olabiliriz. Müslümanlık adına gurbetin yaşandığı günümüzde bundan daha büyük müjde mi olur?
- tarihinde hazırlandı.