Gaye ve Vasıta

Her iş ve hamlede önce hedef ve maksadın tayin edilmesi lâzımdır ki, insan, vesilelere bağlanıp kalmasın. Millet yolunda verilen hizmetlerde, ruha yön verilip hedef gösterilmezse, düşünceler girdaplaşır, hizmet edenler de bunların zebûnu olarak kalır giderler.

Düşünce platformunda hedef ve maksat daima belirli ve birinci yeri işgal etmelidir. Yoksa, çokluğa gidilmiş ve dolayısıyla da şaşkınlığa düşülmüş olur. Nice çalımlı hamleler vardır ki, gaye ve vasıta karmaşıklığı yüzünden semeresiz kalmış; hiçbir hayırlı neticeye ulaşamadığı gibi, arkada da bir sürü kin ve nefret bırakmıştır.

Her hamle ve hareket adamının perspektifinde, her şeyden evvel, Yüce Yaratıcı ve O'nun hoşnutluğu olmalıdır. Yoksa, araya çeşitli putların girmesine, bâtılın hak görünmesine, heva ve hevesin fikir sûretine bürünmesine ve gazâ nâmıyla cinayetler işlenmesine gidilebilir...

Hakk'ın hoşnutluğu istikametinde yapılan işlerin zerresi güneş, damlası derya ve bir ânı ebetler kıymetindedir. İş böyle olunca, O'nun hoşnut olmayacağı bir yolla dünyalar cennetlere çevrilse dahi, hiç hükmündedir; kıymeti yoktur ve sahibinin sırtında bir vebaldir.

Vesile ve vasıtaların kıymeti, maksada ulaştırıcılığı ve ulaştırmadaki arızasızlığı ölçüsündedir. Bu itibarladır ki, hedefe ulaştırmayan, hatta o yolda engel teşkil eden vesileler mel'un sayılmışlardır. Dünyanın lânetlenmesi de, O'nun bu yüzüne aittir. Yoksa, bin bir "Esma-i İlâhî"nin cilvelenmesine âyinedarlık eden ve muhteşem bir meşher hüviyetinde bulunan bu dünya, hem sevilecek, hem de alkışlanacak mahiyettedir.

Hakkı tutup kaldırma konusunda çeşit çeşit yollar ve vesileler vardır. Bu yollar, hakka saygı ve hakikat düşüncesini geliştirdikleri nispette kıymetlidirler. Bir ev, içinde barınanları mârifetle kanatlandırıyor; bir mâbet, kubbesi altında bir araya gelen cemaatte sonsuzluk düşüncesini mayalıyor ve bir mektep, çıraklarını ümit ve inançla şahlandırabiliyorsa, vesileliğini edâ ediyor demektir ve dolayısıyla da mukaddestir. Aksine, bunların hepsi, insanoğlunun yolunu kesmiş birer cadı tuzağıdır. Cemiyetler, dernekler, vakıflar, siyasetler de öyle..!

Büyük küçük her müessese kurucusu, o müessesenin kuruluş gayesini, varoluş hikmetini sık sık hatırlamalıdır ki, iş hedefinden saptırılmasın ve semereli olsun. Aksine, hedef ve kuruluş gayesi unutulmuş yurtlar, yuvalar, mektepler, tıpkı yaratılış gayesini unutan bir insan gibi, kendi zararına ve ters bir çizgide yürür durur da, asla hedefe ulaşamaz.

İnhisar-ı fikir ve hakkı yalnız kendi cephesinde görme, bir vesileperestlik ve hedefsizlik ifadesidir. Aynı inanç, aynı duygu ve düşünceyi paylaşan insanlara karşı duyulan kin ve nefretler, hedef ve gaye düşüncesinden mahrumiyet değilse, ya nedir? Ah, o kâinatı kendi bozuk hendesesine göre idare etmeyi düşünen, nefsin âzat kabul etmez köleleri sefil yaratıklar..!

Sızıntı, Aralık 1983, Cilt 5, Sayı 59

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2024 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.