İnsanlık veya Mürüvvet
Senin halktan beklediğin muamele, halkın da senden beklediği muameledir.
Başkalarının yardımına koşmak, Allah'ın inâyetine sunulmuş en beliğ bir davetiyedir.
Bir tebessümle dahi olsa, kardeşini sevindirmeyi ihmal etmemelisin!
İnsanları sevip, sevdiğini de hissettirmek, aklın yarısıdır.
İnsanlar arasındaki yerin, onların senin nezdindeki yerleri kadardır.
Sürekli etraflarına bağırıp-çağıranlar, arzularının hilâfına dostlarını kaçırır, düşmanlarını da sevindirirler.
Her yere burnunu sokan, asla töhmetten kurtulamaz...
Seni memnun edecek şeylerin, âlemi de memnun edeceğini unutma!
Akıllı insan, çevresinin gücünü de kendi hesabına kullanmasını bilendir... Akılsız ve beceriksizler ise, bu potansiyeli kullanmak şöyle dursun, etraflarını levmetmekle, bu gücü aleyhlerinde kullanmış olurlar.
Komşuluk, komşuya yapılır...
Şerrinden endişe ettiğin kimseyi bir de iyiliklerinle yumuşatmayı dene!
Cezalandırmaya muktedir olduğun zaman affet ki, affın bir değeri olsun.
Senin annenin kucağına oturmamış pek çok kardeşinin bulunduğunu sakın unutma!
Kayıtsız şartsız itaat edenler hariç, bağnaz tipler, etraflarını kırar geçirirler.
Herkesi hoşnut etmek, her babayiğidin kârı değildir.
İyilik görmenin yolu, iyilik yapmaktan geçer...
Garaz, insanı kör, sağır ve kalbsiz eder.
İyi-kötü başkalarına edip-eylediklerimiz, yarın karşımıza çıkacak şeylerin tohumlarıdır.
Ruh aynasında, iyiliklerin yanında kötülükler de sıra sıradır.
İdeal insan, kendine rağmen bir mum gibi yanar ve başkalarını aydınlatır...
Dili uzun, eli kısa olmak yılanlara yakışsa da, insan için yılanlaşma sayılır.
Affetmenin değeri, cezalandırma imkân ve iktidarıyla mebsûten mütenâsiptir (doğru orantılı).
Sızıntı, Şubat-Nisan 1992, Cilt 14, Sayı 157-159
- tarihinde hazırlandı.