Fikre kuvvet veren zikirdir

Fethullah Gülen: Kürsü: Fikre kuvvet veren zikirdir

Hakiki bir mü’min, şükür-nimet, nimet-şükür daireleri içinde dolaşır ve ömrünü bir tefekkür üveyki gibi geçirir. Şayet bir tümseğe ayağı takılsa, fikir dünyasını zikirle buutlaştırır; tedbirden teslime, temkinden tefvîze geçer, âlemin mesafelere esir düştüğü yerlerde o, göklerde tayerân ederek hedefine ulaşır...

Biz aklımızı son sınırına kadar kullanırız. Aklın da bir serhaddi vardır, oraya kadar gideriz. Eğer, problemler hâlâ çözülmüyor ve karşımıza bir sürü çözüm bekleyen problem çıkıyorsa, Cenâb-ı Hakk’a daha bir ciddi yönelir, O’ndan bir çıkış yolu bekleriz. Allah Teâlâ, akla-hayale hiç gelmedik tarzda bir kısım çözümler ihsan edebilir. O ihsan kapısı ve o kapının anahtarı zikirdir; her çeşidiyle Cenâb-ı Hakk’ı anmaktır. Yani, kalbimizle O’nu anmak, düşünce dünyamızla O’na yönelmek, dilimizle O’nun isim ve sıfatlarını tekrar etmek ve Rahmân u Rahîm’e tam teveccüh etmek.. Evet, teveccüh teveccühü netice verir; siz teveccüh eder, yüzünüzü güneşe çevirirseniz, gözbebeğinizde güneş belirir. Çiçekler güneşe bakmakla açıldıkları gibi siz de O’na yönelirseniz, gönlünüz, sırrınız, hafîniz ve ahfânız açılır. Latife-i Rabbâniyeniz inkişaf eder; ilhama davetiyeler çıkarmış olursunuz. Sadece aklın kaba kurallarının elinden alacağınız sadakacıklara bağlı kalmazsınız; aynı zamanda ilham hazinelerinden gelen esintilerle de beslenirsiniz. Akla-hayale gelmedik şekilde bir kısım sünûhat ve tulûat, kalbe gelen ilhamlar, derin duyuşlar ve sezişler olur.

Özetle
  • Biz aklımızı sonuna kadar kullanırız. Problemler hâlâ çözülmüyorsa Allah’a daha bir ciddi yönelir, O’ndan bir çıkış yolu bekleriz.
  • Bir taraftan zikir, daha sağlıklı düşünmeyi ve fikrî tıkanıklıkları aşmayı netice verirken, diğer taraftan fikir de zikri doğurur.
  • İnsan, idrak edemediği meseleler karşısında vahyin rahlesi önünde diz çökse, muhakkak ki karşısında bambaşka ufuklar açılır.

Zikirle süslenen bir ömür

Evet, ayet-i kerimelerde meâlen şöyle buyuruluyor: “Muhakkak göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde, düşünen insanlar için elbette ayetler vardır. Onlar ki Allah’ı kâh ayakta divan durarak, kâh oturarak, zaman zaman da yanları üzere uzanmış olarak zikreder, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında düşünürler ve derler ki: “Ey büyük Rabb’imiz! Sen bunları gayesiz, boşuna yaratmadın. Seni bu gibi noksanlardan tenzih ederiz. Sen bizi o ateş azabından koru!” (Âl-i İmran, 3/190-191)

Okumada bir ölçü

Bazı kitaplar vardır ki onlar temel ve esastır. Onları sürekli okumak lazım. Bu seneki anlayış ve idrakinizle bir şey anlarsınız; iki sene sonra o günkü seviyenizle okursanız o kitaplarda çok daha derin manalar görürsünüz.

Mesela, Kur’an-ı Kerim’i böyle bir okuma hususunda diğer kitaplarla beraber değerlendiremeyiz; ama malumunuz onu ayda bir hatmetmeyene seleflerimiz Kur’an’ı terk eden adam nazarıyla bakmışlardır. Ayrıca, Risaleler sürekli ve çok okunmalıdır. İhlas Risalesi gibi on beş günde bir okunması çok faydalı olacak bölümler vardır. Bazen çok farklı kitaplar okuma insanı ukalalaştırır. O insan farklı davranmaya başlar, malumatfurüşluk yapar, bilgiçlik taslar. Bir başkası da önüne gelen her kitabı vize sormadan okur. Çoğu zaman mâlâyânî şeylerle vaktini tüketir, zihnini dağıtır. Önemli olan çok okumadan ziyade kayda değer kitapları okumaktır.

Diğer taraftan, okurken, im’an-ı nazar; yani, mevzulara derinlemesine bakma, okuduğu mesele üzerine odaklanma ve yoğunlaşma çok önemlidir. Kitapta anlatılan şeyler üzerinde ısrarla durma, ele alınan konular arasındaki münasebetlere, o kitaptaki belli bahislerin başka yerlerdeki işleniş tarzına da bakma, yapılan ima ve göndermeleri, seçilen kelimelerdeki incelikleri yakalamaya çalışma da çok istifadeli olur.

Bir başka husus da özet çıkarmaktır. Üstad Hazretleri, okunan Risaleleri talebelerine özetletirmiş. Zaten bu özetleme gayretlerini Lahikalar’da açıkça görebilirsiniz. Mesela, Hulusi Efendi ve Hoca Sabri Efendi gibi insanların özetlemeleri öyle hoştur ki, pek beğenirsiniz. Eserlere çok vâkıftırlar, dilleri de çok güzeldir. Fakat sadece onlar değil; Üstad âdet edinmiş, bu yolla pek çok talebe yetiştirmiş. Onlar, okudukları yerlerden ne anladıklarını çok iyi kompoze etmişler. Bu sayede hem kendileri öğrenmiş ve hem de başkalarına Risaleleri okutmuş, öğretmişler. Evet, okunan kitapların özetlenmesi, en azından okunan her bahisten sonra insanın kendi kendine “Ben buradan ne anladım?” deyip zihnen özetlemesi azamî derecede istifadeyi sağlar.

Haftanın duası

Ey yücelerden yüce Rabb’imiz! Bizim Sen’den uzaklığımızı düşünüp Sana avazımız çıktığı kadar yüksek sesle nida ediyor ve yine Sen’in bize yakınlığını mülahazaya alarak da fısıltı halinde münacaatta bulunuyoruz. Ne olur, bahtına düştük, bizi sâlih ameller işlemeye muvaffak kıl; nebîleri, sıddıkları, şehitleri ve daha başka mukarreb kullarını kendine yakınlaştırdığın gibi biz âciz ve muhtaç kullarını da yakınlaştır!...

Sözün özü

Her bir ferd, kobralarla anlaşabilecek kadar engin sîneli ve onları idareye kararlı olmalıdır. Zaten en iyi arkadaş, en kötü insanlarla iyi geçinendir. Bence iyi insan, en kötü insanlarla dahi iyi geçinebilen, atmosferin şihabları bağrında erittiği gibi, huysuzlukları, geçimsizlikleri.. sadrında, sinesinde eritebilen ve şeytanla dahi -o kadar küfür ve dalâletine rağmen- bir diyaloğu olabilen insandır.

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.