Çocuk Olmaması, Eşlerin Günahlarından Dolayı mı?
İnsanın evlat sahibi olamaması behemehal bir hataya bağlı değildir. Aksine, belki insanın bir hatası vardır ve o hata, evlat halinde tecessüm edip dünyada ve ukbâda onun başına bela olmuştur.
Öyle kimseler vardır ki, kendileri mü'mindir, ama pek çok günah işlemişlerdir; neticede cürümleri evlat halinde ya da evladın taşkınlıkları şeklinde karşılarına çıkmıştır. Günahlarının zakkum-misal semereleri, çocuklarında azgınlık olarak tezahür etmiş ve göz nuru olması gereken çocuk onlar için dünyada çetin bir imtihan unsuruna dönüşmüştür; ahirette de büyük bir elem sebebi olarak karşılarına dikilecektir.
Evet, bugün binlerce çocuk, millet ve memleket için zararlı durumları itibarıyla, her gün anne ve babasını ağlatmaktadır. Evlat, çoğu zaman yapıp ettiklerinden müteessir değildir. O içine düştüğü bataklıkta ayakta kalmasını öğrenmiş, yolunu yöntemini bulmuş; bitevî sarhoş gibi de olsa, hayatından memnun bir şekilde yaşamaktadır. Ancak esas ızdırabı iliklerine kadar duyan ve gerçekten müteessir olan ebeveyndir. Onlar, çocuklarının üzerinde hep kendi günahlarının tecessüm ettiğine şahit olmaktadırlar. Şayet, bir de çocuk, o hal üzere yıkılıp ahirete giderse, Cenâb-ı Hak ahirette anne ve babasının gözleri önünde onu tazib buyururken, asıl acı ve ızdırabı anne ve baba zakkum gibi yudumlayacaklardır.
Bu açıdan da, insan, evladının olmasını ya da olmamasını mutlak hayır veya mutlak şer kabul etmemelidir. O, beşerî bir ihtiyaç olarak evlenip dinin meşru kabul ettiği çerçevede aile hayatına devam etmeli; sonra da "Elhayru fî mahtârahullah - Hayır, Allah Teâlâ'nın ihtiyar buyurduğu (seçtiği) husustadır!" deyip, Cenâb-ı Hakk'ın takdîrinin her zaman en isabetli, bereketli, faydalı, sevaplı ve akıbet itibarıyla da en hayırlı tercih olduğuna inanmalı ve takdir-i İlahi'ye gönülden teslim olmalıdır. Şayet, yuvasında illâ çocuk sesi duymak ve Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'in iftihar edeceği insanlar yetiştirmek istiyorsa, o zaman da yine dinin çizdiği sınırlara bağlı kalmak şartıyla evlat edinme yoluna gidebilir.
Hâsılı, ister kadın isterse de erkek, inanan bir insan, çocuk talebi konusunda ısrarcı olmamalı ama illâ isteyecekse, salih ve muttakî evlat istemelidir. Meşru dairede esbâba riâyet ettikten sonra Cenâb-ı Hakk'ın takdirine rıza göstermeli ve her hususta olduğu gibi anne-baba olma mevzuunda da "Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten - Ey bizim kerim Rabb'imiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver." (Bakara, 2/201) diye dua etmelidir.
- tarihinde hazırlandı.