Ahireti Tercih Eden Büyük Kadınlar
Gerçi, o huzur atmosferinde, bugünkü evlerden yükselen şikâyet edalı sesler hiçbir zaman duyulmamıştı; fakat birkaç kere, onların da günde bir-iki öğün yemek yeme ve herkesin istifade ettiği kadar dünyadan istifade etme arzuları ve bu arzularını açığa vuran imaları olmuştu. Fakat Ufuk İnsan (aleyhissalâtü vesselam), zevcelerinin bu müracaatından hiç memnuniyet duymamış; bilakis, oldukça üzülmüş ve hoşnutsuzluğunu belirtmişti.
Bunun üzerine, Allah Teâlâ, Kutlu Nebî'ye eşlerini dünya nimetleri ile kendisi arasında dilediklerini seçmekte serbest bırakmasını emretmişti. Hikmetin Lisân-ı Fasîhi, önce Hazreti Aişe (radiyallahu anha) validemizle konuşmuş ve ona, "Sana bir şey söyleyeceğim, ama anne ve babana danışmadan acele ile karar vermeni istemiyorum!" demiş; sonra da, "Ey Peygamber, eşlerine de ki: Eğer dünya hayatını ve süsünü istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim ve sizi güzelce boşayayım! Yok, eğer Allah'ı, Resûlü'nü ve âhiret mülkünü isterseniz, haberiniz olsun ki Allah sizin gibi iyi hanımlara büyük mükâfat hazırlamıştır." (Ahzab Sûresi, 33/28-29) mealindeki ilahî beyanı okumuştu. Hazreti Aişe, bu sözleri duyar duymaz hiç tereddüt etmeden, "Ya Resûlallah, anne ve babama Senin hakkında mı danışacağım; hayır, ben kesinlikle Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu tercih ediyorum!" demişti.
Aslında, o hanede İnsanlığın İftihar Tablosu'na eş olmak, pek çok sorumluluk isteyen büyük bir pâyeydi ve pek ağır mükellefiyetleri beraberinde getiriyordu. Bu itibarla da, o muallâ annelerimizin hepsi çok büyük kadınlardı. Mesela, onlar günde bir defa yiyecek bir lokma ya bulur ya da bulamazlardı. Hazreti Aişe'nin (radiyallahu anhâ) ifadesiyle, "Bazen bir ay geçerdi de, Âl-i Muhammed aleyhissalâtu vesselâm'ın hücrelerinin hiçbirinde ateş yanmazdı." Hâne-i Saadet'in güzide fertleri sadece hurma ve su ile iktifa ederlerdi.
Mü'minlerin anneleri, Rehber-i Ekmel'in yol göstericiliğiyle kullukta zirveye ulaşmış; kendilerini tamamen Allah'a adamış ve mâsivâdan bütün bütün sıyrılmışlardı. Belki, ruhlarındaki insanî duygular ve beşerî istekler topyekûn silinip gitmemişti; fakat onlar, nefsanîlikten arınmaları sayesinde o hislerin yönlerini de ahirete tevcih etmiş ve insaniyette kemal derecesine yükselmişlerdi.
- tarihinde hazırlandı.