İttifâkîlik ve Şahs-ı Manevi
Nurlar, imânî mevzularda yapmış oldukları tavzihlerin yanında icmâlî olarak İslam'ın diğer meselelerine de temas etmişlerdir. Bediüzzaman, kendi yaşadığı dönemde icmâlî olarak ortaya koyduğu bu meseleleri, gelecekteki bir kısım nuranî zatlara ve heyetlere havale ederek tafsilini onlara bırakmıştır.
Evet, onun ifade ettiği icmâlî meseleleri fert değil, heyetler açacaklardır. Bu heyet içindeki fertler, tıpkı bir bayram sofrasında olduğu gibi Nur mutfağının o zengin mönüsünü, birer birer o sofraya taşıyacaklar ve bir sofra düzeni içinde fertler, önce ekmekten başlayarak sonunda baklavaya varıncaya kadar ne ortaya konması gerekiyorsa heyet halinde onu yerine getireceklerdir. Tabii bu meselenin birden olmasını düşünmek yanlış olur. Bunlar, bir sünuhat kabilinden, ihtiyaca binaen, zaman içinde hiç farkında olmadan akıp akıp gelecek ve ortaya çıkıverecektir. Bu faaliyetin içinde bencillik ve sun'ilik olmamalıdır; zira sun'ilik, riyakârlıktır. Şimdi bu manada bir kişi kalkıp Rahman Sûresi'ni tefsir etmeye teşebbüs etse uygunsuz bir iş yapmış olur. Çünkü yapılacak şeylerde ittifâkîlik esas, şahs-ı maneviye ait olması da olmazsa olmaz biricik yoldur.
- tarihinde hazırlandı.