"Her Şeyi Çift (Erkek-Dişi) Yarattık ki Düşünüp Ders Alasınız" (Zâriyât, 51/49)
Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın, zaman üstü haber verdiği ilmî hakikatlerinden biri de, her şeyin çift yaratılması hususudur. 'Her şeyi çift (erkek-dişi) yarattık ki düşünüp ders alasınız.' (Zâriyât, 51/49) ayeti, bu gerçeği ifade adına fevkalâde önemlidir. Öyle ki, zerrelerden kürrelere, oradan sistem ve galaksilere kadar her yerde ve her şeyde bu gerçeği görmek mümkündür: İnsanlar ve hayvanlar çift çift olarak yaratılmıştır. Bitkilerin yaratılışı da aynı şekildedir.
Erkeği-dişisi, ilkah-telakkuhu ile her yerde aynı durum söz konusudur. Bitkilerde tozlaşma olsa da, erkek tohum, dişisiyle buluşmadığı müddetçe onların hayatlarını ve nesillerini devam ettirmeleri mümkün değildir. Keza, insanın vücuduna bakıldığında da aynı kanunun cârî olduğu müşahede edilmektedir; zira vücuttaki hücrelerin temel yapısı olan atomlar, eksi-artı yüklü bir kısım temel taşlardan müteşekkildirler.
İnsanla alakalı bu bedîhî hakikati Kur'an da şöyle ifade eder: 'Ondan erkek ve dişi olarak her iki cinsi yarattı.' (Kıyâme, 75/39)
'Orada (yeryüzünde) bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O (Allah)'dur.' (Ra'd, 13/3) ayet-i kerimesi ise, meyvelerin de çifter çifter (dişili-erkekli) yaratıldığını hatırlatır. Bu ayette 'küll' kelimesi, Türkçe'de, 'Her, bütün, her şey' manalarına gelmektedir. Bu kelime, kendisinden sonra gelen kelimeye muzâf olur. Arapça'da buna 'izafet terkibi' Türkçe'de ise 'tamlama' denilmektedir. Terkipteki ikinci kelime, ya marife (bilinen) veya nekire (bilinmeyen) olur. Eğer bu kelime marife olursa, bir varlığın bütün parçalarına şâmil olur. Şayet nekire olursa, bu defa da o nesnenin umum efradını içine alır. Ayet-i kerimede 'şey' nekreye izafe edilmiştir. Dolayısıyla, bundan ne kadar 'şey' (nesne) varsa, hepsinin çift olarak yaratılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Yâsîn sûre-i celilesinde ise, 'Ne yücedir O Allah ki, toprağın bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeyleri hep çift yaratmıştır.' (Yâsîn, 36/36) buyrularak daha önce icmâlî verilen 'çift yarattık' sözü, burada biraz daha tafsil edilmiştir. Bu ayette evvela her şeyin çift yaratıldığına dikkat çekilmiş, sonra da yerin bitirdiği, ot, çiçek, ağaç vs.. gibi varlıkların hepsi dişi ve erkek olmak üzere bu umumi kanunun şümulüne dahil oldukları vurgulanmıştır.
'Ve nefislerinizden de..' Yani sizin nefislerinizde bulunan şeyler de çifttir. Siz, kadın-erkek olarak çift yaratıldığınız gibi vücudunuz da bu kaidenin dışında değildir. Orada da artı-eksi değerler mevcuttur.
Kur'an, 'Daha bilmedikleri nice şeyleri de hep çift olarak yaratmıştır.' ifadesiyle ise muhataplarına şu hususu hatırlatmaktadır: 'İnsanlar ve hayvanlar dişi ve erkek olmak üzere çift çift yaratıldığı gibi bitkiler de çifter çifter yaratılmıştır. Dolayısıyla aralarında aşılama olmadıkça üreme olmayacaktır. Ancak sizin bilmediğiniz daha nice çiftler vardır ki, onları da ileride göreceksiniz. Şu andaki ilim ufkunuz, araştırma imkanlarınız bunu tespite kâfi değildir. Ne var ki ileride ilim ve fen inkişaf edecek ve siz daha bir sürü varlığın çift yaratıldığını görebileceksiniz. Biz, en büyük sistem ve galaksilerden, yıldızlar ile güneş arasındaki itme-çekmeye oradan da en küçük âleme, insan, hayvan, ot, tohum ve atomun içindeki temel unsurlara kadar her şeyi çift olarak yarattık.'
Maurice Dirac, elementer parçacık pozitronun keşfedilmesiyle çift yaratılma temel ilkesini kurmuştur. Elektron, atomu meydana getiren temel elemanlardan biridir. O, negatif olarak, en küçük elektrik yük birimine sahiptir. Pozitron da elektronun kütlesi kadar kütleye sahip olmakla birlikte onunkinin aksine pozitif elektrik yükü taşıyan elementer bir taneciktir.
Fiziğin temel yapılarından biri olan 'çift yaratılma' kuralına göre, kâinatın herhangi bir noktasında bir partikül yaratılınca, onunla birlikte otomatik olarak ikizi, yani zıt olanı da meydana gelmektedir. Bunların en meşhurlarını şöylece sıralayabiliriz:
1) Elektronun zıt ikizi pozitron.
2) Protonun zıt ikizi antiproton.
3) Nötronun zıt ikizi antinötron
4) Nötrinonun zıt ikizi antinötrino.
Maddenin daha da derinliklerine inildiğinde yine çiftlerle karşılaşılmaktadır. Bilindiği gibi hemen her madde atomlardan, atomlar da proton, nötron ve elektronlardan oluşmaktadır. Protonlar ve nötronlar da 'kuark' denilen partiküllerden meydana gelmektedir. Bunlar da çiftler halindedirler. Şöyle ki:
Yukarı (up), aşağı (down);
Tuhaf (strange), tılsım (charm);
Üst (top), alt (bottom).
En son bulunan üst kuarkın varlığı sadece teorik olarak biliniyordu. Standart modele göre partiküller de çiftler halinde olmalıydı. Bulunan beş kuarkı altıya tamamlayacak bir kuarkın bulunması gerekiyordu. 440 ilim adamı bu gerçekten hareket ederek 17 yıl süren hummalı bir çalışmanın sonunda 1995'te üst kuarkı da bularak maddenin sırlarını keşfetme adına büyük ilerlemeler kaydettiler.
Atomun pozitif yükü çekirdeğinde, negatif yükü ise diğer kısımlarındadır. Öyle ise çekirdeği negatif, elektronları da pozitif olan atomlar niçin olmasın! Yani maddenin zıt eşi niçin olmasın! Bu sahanın mütehassısları, yıldızlar, güneş, gaz ve tozlardan meydana gelen galaksimizde anti maddenin varlığını kabul etmektedirler. Belki de astronomların teleskoplarla gördüğü yıldız sistemlerinin bazıları tamamen anti maddeden ibarettir. Kâinatın yaratılışında ve işleyişinde temel rol oynayan elektriğin de pozitif ve negatif olmak üzere iki cinsinin bulunduğu ilk defa 1733 yılında keşfedilmiştir. Aynı cins elektrik yükleri birbirini iterken zıt yükler de birbirini çekmektedirler. Ayrıca bir mıknatısın iki ucunda güney ve kuzey olmak üzere birbirine zıt iki kutbu olduğu bilinmektedir. Öyle ki bir mıknatıs ne kadar küçük parçacıklara ayrılırsa ayrılsın her seferinde iki ayrı kutup meydana gelir. Yani tek kutuplu bir mıknatıs meydana getirilemez. Tıpkı elektrikte olduğu gibi aynı kutuplar birbirini iter, zıt kutuplar da birbirini çekerler. Dünyamız da dev bir mıknatıs gibidir ve kuzey ve güney olmak üzere iki zıt kutba sahiptir. Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan'ın, asırlarca önce söylediklerini yukarıda gördük; ilmin söyledikleri de bunlar. Aradan bunca asır geçmesine ve ilim, her geçen gün baş döndürücü bir şekilde inkişaf etmesine rağmen değişen fazla bir şey yoktur. Kur'an'ın o gün söyledikleri, o günün ilim ve mantalitesi için ne kadar geçerli ise, bugünün ilim ve mantalitesi için de aynen geçerlidir. İşte bütün bunlar, Kur'an'ın, ezel ve ebed sultanı Allah'ın (cc), mu'ciz bir kelâmı olduğunu göstermektedir.
- tarihinde hazırlandı.