Kabz u Bast ve İnsan Karakteri
İnsan karakteri ile kabz u bast arasında bir alaka olabilir. Bazı ruhlar kabza daha yakındırlar. Bazı hassas insanlar mazhar olduğu bast karşısında bile "Ben ne yaptım ki böyle bir mükafat verildi." derler; bast bile onlar için bayağı bir sıkıntı kaynağı olur. Böyleleri, değişik hadiseler karşısında da derin bir duyarlılığa sahiptirler. Daha önce bencil ruhların mülahazasına bağlayarak arz etmiştim: Benciller derler ki, "Ateş düştüğü yeri yakar." Bu söz, hodbîn ve egoist ruhların sözüdür. "Ateş çevresini de yakar." ifadesi ise bir parça diğergam ruhların sözü. "Ateş nereye düşerse düşsün beni de yakar." sözüne gelince bu kamil ruhların vicdanlarının sesidir.
İşte, ihsasları bu derece derin, dünyanın herhangi bir yerinde bir hadise olduğu zaman kendine göre mânâ çıkaracak bir ruh çok defa kabzın demir pençesine düşer, ızdırap çeker. Dışta cereyan eden hadiseler onda fırtınalara sebep olur. Hatta onun fizikî yapısına tesir eder. Bir kısım ruhi problemlerin, bir kısım psikosomatik (ruhî sebeplerle meydana gelen bedenî) rahatsızlıklara sebebiyet verdiği gibi, dünyanın değişik yerlerinde cereyan eden hadiseler aynen psikosomatik hastalıklar gibi onun bedeninde kendini hissettirir. Bacağı ağrır, boynu ağrır, dişi ağrır vs... o şahsın bu tür rahatsızlıklarına "dünyasomatik" hastalık diyebilirsiniz. Veya cihannüma ruhların "cihansomatik rahatsızlıkları"...
- tarihinde hazırlandı.