Vuslat
Anlar hayatın zevkini Dost’la yaşayanlar,
Her an ayrı bir derinlikle O’nu duyanlar;
Tüllenir rüyâlarında sihirli bir sükûn,
Bilmezler geceyi-gündüzü sanki hep meftûn…
Duydukları her ses tıpkı bülbül nağmesidir,
Dolaştıkları yerler de Cennet bahçesidir.
Yamaçları kar-kış bilmez, rengârenk çiçekler,
Yapraklarda cilve çakıp ötüşür böcekler.
Bu bitmeyen koroda başka şey işitilmez;
Burada güller solmaz, bu bahçe hazan bilmez.
Gökler pırıl pırıl, bir sınırsızlık hecesi,
Sevdâlı hülyâların büyülü bilmecesi.
İnsan bir kez bu ışık ikliminde yaşasa,
Sonsuz’un meltemleri gelip rûhunu sarsa;
Sermest olur, o bilinmezin râyihasiyle,
Coşar ve nâra atar elinde kâsesiyle.
Hiç kanmayan meykeşler gibi içtikçe içer,
Rûhunu saran mânâ ile kendinden geçer...
Duyduğu her yeni hazla bir başka hâl alır;
Kalırsa insan bu zevk için dünyada kalır.
Şevk onu coşturduğu demlerle tâ öteden,
Cennetlere erer başı bulunduğu yerden.
Sızıntı, Temmuz 1993, Cilt 15, Sayı 174
- tarihinde hazırlandı.