Hâtıralar
Daldım yine kendimi hâtıralara saldım;
Bir tatlı çağıltıyla yerimde kalakaldım.
Her devri ayrı bir ihtişam ve ayrı bir şan,
Bir hamlede dünyayı saran ışıktan tûfan...
Üç-beş düzine çadırken devrinde Osman’ın;
“Devlet-i Âliye” oldu elinde Orhan’ın.
Yürüdü garbın karanlık âfâkına emîn,
Gürledi gülbanklarla her yanda “feth-i mübîn”...
Derken her yerde tek yürek evlâd-ı fâtihân,
At sürdü her yana en önde Yavuz Selim Hân...
Çağlar ve çağlar boyu böyle kükreyip durduk,
Dünyada tıpkı bir uhrevî saltanat kurduk.
Hülyâm hâlâ meshûr cedlerin velvelesiyle,
Ve meydanları dolduran at kişnemesiyle...
Her taraf Bağ-ı İrem’di o kutlu devirde,
Dört yanda Cennetler tüllenirdi perde perde.
Meğer kadrini bilmişler zamanın çok erken,
Henüz hiçbir yerde onun kadri bilinmezken.
Nûrdan ırmaklar gibi akmışlar çağlar boyu,
Yüksek çağıltılarla ki Cennetlerden suyu...
Sızıntı, Ocak 1991, Cilt 12, Sayı 144
- tarihinde hazırlandı.