Gönüller Tahtın
Rahmet olarak doğdun zahmetlerle büyüdün,
İnâyet oldun bize, inâyettin Ezel’den.
Bir uğraktı bu dünya, gelip O’na yürüdün,
Işık verdin âleme, ışık aldılar Sen’den.
Karanlıktı cihanlar vilâdetinden evvel,
Çehrenden akan nûrdan aydınlandı dört bucak.
Rûhlara saldığın irfan dünyalara bedel,
Uyandık sayende, insanlık da uyanacak!.
Sayende Efendim kurtuldu insanlık tekmil,
Takılıp yolda kalanlara yazıklar oldu..
Bir hamlede ettin zulmeti ışığa tebdil,
Silindi kasvetler her taraf nûrlarla doldu.
Otağın bütün cihan, gönüllerimiz tahtın,
Bir sultanlık kurdun ki Süleyman’dan ileri;
Hep gıptayla anılır gökte zümrütten bahtın,
Her yana nur yağıyor doğduğun günden beri.
Sayende cennete dönen bu düşkünler bağı,
Dağınık zülüflerin gibi şimdi târumâr;
Toprak nemrut bitiriyor, çağ firavun çağı,
Küfür ve ilhatla esiyor esince rüzgâr.
Şevke gelmişti teşrifinle bütün felekler,
Bugün simsiyah çehresiyle her taraf zâr zâr;
Yollar garip, yolcular düşüp kalkar, emekler,
Dil ve dudağının suyuna hasret yaz, bahar...
Bak kıyamet ışığı var aynalarda bugün;
İblis keyfinde; cehenneme körük çekiyor.
Bu üst üste kasvetten göz nemli, gönül üzgün..
Kalk bunlara bir “dur” de, de ki zaman geçiyor.
Tanyeri ağaralı bir hayli zaman oldu,
Yolunu bekleyenlerin canları dudakta;
Bilmem yolda mısın, ışığın rûhlara doldu!
Ümitle çarpıyor sîneler, gözler ufukta...
Sızıntı, Ekim 1988, Cilt 10, Sayı 117
- tarihinde hazırlandı.