Eğitimde İman ve Sevginin Rolü
Evet, bugünkü nesillerin yetiştirilmesinde en önemli hususlar, onlarda sistemli bir tefekkür azmi uyararak, onların kendi iç dünyalarıyla varlık arasında gelip-gitmelerini, âfâk ve enfüsü bir kitap gibi mütalâa etmeyi öğreterek, onlara inanmayı, bilmeyi, araştırmayı, düşünmeyi sevdirmektir. Bu geniş mülâhazayı bir kısım sesler, sözler ve resimlerle onların idrak ufkuna sunmak ve onları cismâniyet ve bedenin dar mahbesinden kurtararak daha engin âlemlerle temasa geçmelerini temin etmek.. temin edip onların ruhlarındaki kirleri, kasvetleri gidererek, beşerî ufuk ötesi müştak gönüllerine insanî tabiatlarının en nazlı, en füsunlu beklentilerini arz etmek onlara bir yeniden varoluş müjdesi yerine geçecektir. Zaten, imanla, marifetle, muhabbetle arınıp iffet kazanmayan ruhların böyle ufuk ötesi semalarda pervaz etmesi de katiyen söz konusu değildir. Ufuk ötesi semalarda pervaz etmek bir yana, böyle aç ruhlar, her zaman dünyevî ihtiraslara bulaşır durur.. gönülleri sürekli kinlerle, nefretlerle dolar taşar.. ruh sistemleri nefis mekanizmasının eline geçer.. ve artık sadece yer-içer, yatar-kalkar ve hep bedenin âzat kabul etmez kulları gibi davranırlar.
Aslında, imanın da, marifetin de, ilâhî alâkanın da insan ruhuna kazandırdığı biricik hakikat sevgidir. Bunların alıp götürdükleri ise, kinler, nefretler ve zaaflardır.. evet, iman, marifet ve sevgi, insanı bütün varlıkla birleştirir.. ve aynı zamanda onu kesretin ızdırap ve acılarından kurtararak kendi iç dünyasındaki yalnızlığını, vahşetini Hak'la beraberliğin iksirleriyle erittirip ona yaşadığı hayatı kâse kâse bir zevk gibi sunar.
İşte böyle bir donanımla yarınlara açılan nesiller, dünyanın dört bir yanına göçler tertip ederek, derin bir aşk, engin bir şevk içinde ve tabiî herhangi bir karşılık ve çıkar düşüncesine kapılmadan, şöhret ve ikbal mülâhazalarına da bütün bütün kapanıp, top yekûn insanlığı insanî kemalâta yükseltmek için, en ağır şartlara katlanacak, en ağır işlerde koşacak, sonra da arkalarına bakmadan çekip gideceklerdir. Bunlar, gittikleri yerlerde din demeseler, diyaneti ağızlarına almasalar da, davranışlardan taşan saygı ve haşyet bütün gözlere ve gönüllere onların ruh boyalarını çalacak.. ve temasa geçtikleri herkes onlar sayesinde maddenin dar buutlu nispî gerçeklerine bedel, mânânın o engin, zengin ufuklarına açılarak, aynı dünyanın içinde tasavvurları aşkın genişliklere ulaşacak ve ifadesi imkânsız sultanlıklara ereceklerdir.
- tarihinde hazırlandı.