Beyan ve Varlık İlişkisi
Biz hepimiz dünyaya gözümüzü beyanla açtık, beyan ninnileriyle büyüdük, bir noktaya yöneldikse beyanın sihriyle yöneldik, Bundan sonra da yaşarsak, yine ilm-i beyanla soluklayarak yaşayacak, ölürsek bilgi ve beyan mahrumiyetinin kuraklığında can vereceğiz. Beyan, canlı cenazelere Hızır solukları, ebedî yaşamak isteyenlere de bir âb-ı hayattır.. onu usta bir neyzen gibi ölüler ülkesine üfleyebilenler, nice bin seneden beri sürüm sürüm yaşayan cankeşlere, üst üste "ba'sü ba'del mevt"ler va'd edecek ve "ad" görmüş mezarlar üzerinde birer sûr tesiri icra edeceklerdir.
Hemen her şeyiyle eskiyen ve pörsüyen bu, gelenlerin gittiği, konanların göçtüğü, "malı, mülkü, safâsı fâni hülya" misafirhanede hep taze kalabilen ve her zaman renklerini koruyan bir güzeller güzeli varsa, o da beyandır. Beyanın yankılandığı yamaçlarda binlerce ceylan murakabeye dalar, yeni gülşenlerin hülyalarıyla yaşar.. beyan mızrabı bilgi telleri üzerine kalkıp indikçe eşya semâa kalkar, hâdiseler ilâhî bir raksın "hayhuy"uyla inler.. beyanın aks-i sadâsıyla inleyen çöllerde bir değil, binlerce mecnun dolaşır.. onun nağmelerinin duyulduğu koylarda bülbüller dillerini tutar, yuvalarına çekilir.. onun haykırışlarının ulaştığı vahşi ormanlarda arslanlar kuyruklarını kısar, inlerine sığınırlar.
- tarihinde hazırlandı.