Gurbetin Bölümleri
Buraya kadar serdedilen mütâlâalar açısından gurbeti, yararı olan, zararı olan, yararı ve zararı olmayan gurbetler diye üç bölümde ele almak da mümkündür:
1. Yararlı ve Hz. Sahib-i Şeriat'ın lisanında memduh sayılan gurbet, hak erleri dediğimiz ehlullahın gurbetidir ki, söz ıtlak edildiğinde kemâline masruf olması esprisine binaen akla gelen gurbet de işte bu gurbettir.. ve bu gurbet "üns billâh"la taçlanmış, marifet derinlikli, muhabbet ve iştiyak televvünlü bir gurbettir. Böyle bir gariplik içinde bulunan sâlik, gurbet rampasıyla sık sık "üns billâh"a yükselir.. hiçbir zaman mutlak yalnızlığa düşmez ve yalnızlık anlarını O'na ulaşmanın işaretleri kabul eder ve kendini her zaman Allah'ın vilâyeti, Peygamberin imâmeti ve mü'minlerin refakatiyle müeyyed görür.. zâtî değerleri ölçüsünde dünya ile olan münasebetlerini devam ettirir.. her zaman ibadet ü taatla dopdolu.. tam bir zahid; ama görünüp bilinmeye karşı bayrak açmış bir zahid ü ariftir. Hadisin ifadesiyle cennetlerin sultanı gibidir ama, hayatını kimsenin önemsemediği bir çizgide sürdürür. Öyle ki, ne yandan bakılırsa bakılsın, o saçı-başı, kılığı-kıyafeti ve oturup-kalkışı itibarıyla hep insanlardan bir insandır. Dünyevî-uhrevî, maddî-mânevî bütün servet ve zenginlikleri, o nimetlerin Hakiki Sahibi'ni anmaya vesile sayar; her zaman şükürle gerilir, şevkle oturur-kalkar ve uhdesine verilmiş bütün ilâhî mevhibeleri sırtında bir âriye gömlek gibi görür; ne mevcudiyetleriyle şımarıklaşır ne de fıkdânlarıyla kedere, tasaya düşer.
Diğer bir yaklaşımla, ebrar ve mukarrabinin de gıpta ettiği bu garipler, "Addû aleyhâ binevâciz" (Ebû Dâvud, Sünnet 5) fehvasınca, halkın dinden yüz çevirdiği bir dönemde, sünnete sımsıkı sarılır.. bid'atlara karşı savaş ilan eder.. duygu, düşünce ve hissiyatlarını hep tevhid anlayışı etrafında örgüler.. ömürlerini Allah'a intisabın zevki, şevki ve hazları içinde geçirir.. Hz. Ruh-u Seyyidi'l-Enâm'a iktidayı, insanları Allah'a ulaştıran bir geminin kaptanına teslim olma şeklinde görür.. ve diğer nisbî intisapları da bu nakş-ı a'zamın bir ipliği, bir izdüşümü, bir varyantı ve bir varyasyonu sayarlar.
Asr-ı Saadet ve ahir zaman velayetinin en önemli ve en bereketli bir kaynağı sayılan bu mânâdaki gurbet, cazibesi az, kıymeti çok, sıkıntısı fazla, derecesi yüksek, şatahat ve iddialara kapalı bir ululuk yoludur.. ve her devirde bu tertemiz kaynak etrafında bir avuç nezih gönül ve pak vicdan bir araya gelmiş, cemiyeti saran terslikleri göğüslemiş, ruhlara karşı pusu kurup bekleyen gulyabânilerle savaşmış; insanları sevgiyle kucaklamış ve onları, dünyevî-uhrevî beklentilerine ulaştırmaya çalışmış; sonra da mutluluk adına hiçbir şey tadıp duymadan çekip öbür âleme gitmişlerdir.. çekip gitmelidirler de; zira refah, maddî mutluluk, dünyanın gâye-i hayâl haline gelmesi, onlar için öldüren birer zehir ve onların vefa telakkilerine karşı da bir "çelişki"dir. Böyle zıtlar arenasında "teâruz-tesâkut" deyip yaşamaktansa -ki bu kabil yaşayış gurbet içre gurbet mânâsına bir "iğtirab"dır ve ömürlerini yaşatma zevkine göre planlamış kimseler için ölümden de beterdir- beraetlerini alıp dostların bulunduğu diyara göç etmeyi tercih ederler.
2. Yararı olmayan ve sahibinin başında sürekli duman duman bir musibet gibi tütüp duran, inkâr, ilhâd ve dalâletten kaynaklanan bir gurbettir ki, kabir yolculuğuyla sürüp gideceğinden hatta öbür âlemde de, hem de çaresiz ve sevapsız devam edeceğinden, zannediyorum en acınacak gurbet de işte bu gurbettir.
3. Ne yararı ne de zararı olmadığı halde anne karnından başlayıp bir mânâda kabre kadar devam eden gurbettir ki, bu gurbet her faninin kaderidir. Bazı garipler itibarıyla, niyetin hulûsu sayesinde bazen sevaplara vesile olması da söz konusu olan bu gurbet, her zaman ruhta gerekli olan kıvam korunamadığından ötürü, bilhassa Allah'a açık olmayan sînelerde sürekli bir vesile-i hicrandır. Hâfız "Bir kimse eğer gurbette bir an dahi kalsa, dağ kadar metin olsa da, saman kadar bile güçlü sayılmaz. Çaresiz garip, yerinde hep sakin bulunsa da, vatanı hatırlayınca, hiç durmaz (hep) ah çeker. Dostların ayrılığından çok şikayetim var ama, (gel gör ki) bu hikaye bu makama sığmaz" diyerek gurbet derdinden dade gelmiş bu kabil hicran ehline ne hoş tercüman olur.
- tarihinde hazırlandı.