Geleceği Kuracak İnançlı İnsanlar

Ayrıca onlar, rûhî saygı ve terbiyeleri açısından o kadar derin ve engin, insanî değerlere karşı o kadar hürmetkâr ve ince, iyiliğin iyilik, kötülüğün de kötülük getireceğine o kadar inanmışlardır ki, uğradıkları her yerde cennet yamaçlarının sıcaklığı hissedilir ve kurbet esintileri duyulur. Semtlerine uğrayanlar huzur bulur, onlarla oturup kalkanlar insan olmanın gâyesini idrak eder. Onlar, gençliklerinin enerji dolu demlerinde, olgunluklarının temkinli anlarında ve yaşlılıklarının bilgi ve tecrübe ile köpüren günlerinde hep çizgilerini korur ve aynı yörüngede yürürler. Çok zekisi ve o kadar akıllı olmayanı; her zaman dosdoğru kalabileni ve ara sıra inhiraf edeni; meşrû haklarından yararlanmak isteyeni, maddî-manevî füyûzât hislerinden fedâkârlıkta bulunanı; şahsî hayatı itibâriyle bir ölçüde mutlu yaşayanı, biraz derbederi; en büyük zorlukları rahatlıkla aşabilecek iradelisi, maruz kaldığı bir kısım hadiseler karşısında sarsılanı; Allah’a intisâbı sayesinde kâinâta meydan okuyanı, yer yer korku ve paniğe kapılanı; inzivâya çekilip ömrünü hülya yamaçlarında geçiren hayalperesti, halk içinde Hakk’la beraber olup muhtaç sînelere ebediyet düşüncesi üfleyeniyle, hemen hepsi, huyunun, tabiatının, mîzaç ve meşrebinin açık olduğu ölçüde iyilik soluklar ve iyilik düşüncesiyle oturur kalkarlar. Kimi uslu uslu ve biraz da nazlı; kimi atılgan, müteşebbis ve canlı; kimi dalgaları dinmiş denizler gibi durgun, fakat mehip; kimi gel-gitleri bitmeyen bir deryâ gibi her zaman gürül gürül; ama hepsi de tâ ruhlarının derinliklerinden kopup gelen ışıklarla pırıl pırıl ve rûhânîlerle atbaşı bu yiğitler, yakın çevreleri, topyekün milletleri ve bütün insanlık için yaşıyor olmanın sancısıyla kıvrım kıvrım ve senelerden beri hep yollardalar. Köyleri, şehirleri, bölgeleri, hatta meşrepleri, mîzaçları ayrı ayrı olsa da, imanları, hizmetleri, ülkeleri ve ülküleriyle kenetlenmiş gibi bir görünüm sergiler ve sürekli aynı şeyleri soluklar, aynı ideali paylaşırlar.

Her gün yüzlerce bâdire ile karşı karşıyadırlar ama, gönüllere rikkat verecek bir incelikle hep başkalarını düşünür ve başkaları için yaşarlar; hem de kendilerini ve yakınlarını düşünmeyecek kadar bir diğergâmlık rûhuyla. Ağlamaları çok, gülmeleri az, tebessümleri de mânâlıdır. Varlığın perde arkasından sızıp gelen sırlara, dört bir yandan gönüllerini saran ilhamlara, ilhamlarını sînelerine boşaltabilecekleri âşinâ muhatapların bulunmasına, hizmetlerinin ümitle tüllenen âkıbetine, Allah’ın hoşnutluğuna ermiş olma bahtiyarlığına ve böyle bir hüsn-ü zan kuşağında öleceklerine ve O’na mülâkî olacaklarına tebessüm ederler.

Hemen herkesi, kendi derinlikleriyle saran duyguları o kadar mûnis, meleklerin nezâhetini hatırlatan onların hayatları öylesine temiz, sevgiyle atan onların sîneleri o denli hassas, sesleri-solukları öyle inandırıcı ve bu saadet hissini onlara duyuran Yüce Yaratıcı onlara o kadar yakındır ki, huzurla tüten bu yakınlığın onların gönüllerinde hâsıl ettiği itmi’nân sayesinde "hep güzel görür, güzel düşünür" ve Firdevslerde yaşıyormuşçasına "hayatlarından lezzet alırlar."

Onların iklimine daha ilk adımımızı attığımızda göklerin bilmem hangi devresinden, arzın hangi döneminden, insanlık tarihinin hangi bölümünden pırıl pırıl bir zaman dilimi gelir.. bütün ufkumuzu kaplar.. ve biz onun, o da bizim olur. Öyle ki, kulaklarımızda bütün bir geçmişin uğultularını duyar, hayallerimizde topyekün beşer tarihinin tüllendiğini hisseder ve sîne-lerimizin heyecanla attığına şâhit oluruz.

Evet, onların o zamanüstü ikliminde âdeta, yitirdiğimiz her şey dönüp geriye gelir.. kaybettiğimiz bütün değerler ve ihmal ettiğimiz tarihî dinamikler derlenir-toparlanır, yeniden bizim olur. Dünyaya açıldığımız ilk nazlı günler, çiçekler gibi hülyalarımızda bir kere daha tomurcuklaşır.. paramparça olmuş şeref, haysiyet ve onurumuz, tıpkı kırılmış bir kristalin, mini mini parçalarının bir büyü ile bir araya gelip eski halini alması gibi yeniden birleşir, bütünleşir ve tekrar eski güzelliğine ulaşır. Hülyâlarımızı besleyen bu duygu ve bu düşünceler, bizi her zaman, içinde bulunduğumuz ânın dar kalıplarından kurtararak daha ferah-fezâ iklimlerde dolaştırır; dolaştırır ve rûhun hayat seviyesinde sihirli bir âlemin erişilmez zirvelerine ulaştırır. Zaten hepimiz, biraz da ümit ve rüyaların çocukları değil miyiz!

Pin It
  • tarihinde hazırlandı.
Telif Hakkı © 2025 Fethullah Gülen Web Sitesi. Blue Dome Press. Bu sitedeki materyallerin her hakkı mahfuzdur.
fgulen.com, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin resmî sitesidir.